Benim lise geçen sene bitti, yani hala öğrenciyim. Ama liseyi özlemeye şimdiden başladım ak.

özlenmez olur mu ya. arada aklıma geliyor ağlamaklı oluyorum. bende bu durum halen bitmedi çünkü, halen bir baltaya sap olamadım.

"Welcome to the real world, Neo."

belki benim buna cevap yazmam tuhaf kaçar henüz mezun biri olmadığım için ama şunun şurasında 2,5 ay sonra mezunum inşallah.


benim şu son günlerim aslında zehir gibi geçiyor. sebebi de benim de o duruma düşeceğimi bilmem. lise dönemi ülkece aptallığın dışavurumu olduğu için oradaki vakitlerimi zerre özlemiyorum. ama bu üniversitede ortamındaki her bir anımı deli gibi özleyeceğim. zira kyk'da kalarak orada gerçekten sevdiğim insanlarla kahvaltılar ettik, faaliyetlerde bulunduk, eğlendik, beraber zor durumlar yaşadık. keza yine sevdiklerimle eve çıktım, yine beraber yaşadık her şeyi. yeri geldiğinde arkadaşımda ve benim cebimde para yokken, son 20 tl'mizle aptalca eğlendik, yeri geldi arkadaşlarımdan biri evde salça yok diye yemek yapmak için yemeği ketçapla pişirdi, yeri geldi ev alışverişinde temel gıdalardan çok abur cuburlarla doldurduk dolabı vs. ilklerimin hepsini de bu dostlarımla yaşadım. benden önce gelen arkadaşlarım mezun olduğunda, onlarla dinlediğim şarkıları açıp ağladım.

şimdi ben de mezun olacağım ve biliyorum ki hiçbir zaman ama hiçbir zaman yer yok diye aynı yatakta yatma samimiyetine eriştiğim bu dostlarımla aynı vakti, aynı imkanları bulamayacağız ve bu beni son derece üzüyor, son aylarım zehir gibi geçiyor.

şimdi hal böyleyken, ben bu samimiyeti plaza hayatlarında cem bey'de, dorukcan bey'de nasıl bulacağım?


biliyorum, biraz karman çorman anlattım ama işte bunlar hep hüzünden...
depresyona girmem umarım. çünkü yolun sonu bu şekilde görünüyor...


ve zannedersem ben öğrencilikten ziyade arkadaşlarımla geçirdiğim vakti özleyeceğim.

Bakın yine çalışanlar yazamamış cevap çünkü şuan uyuyorlar çünkü çoğu sabah erken kalkacak, tatil olanlar da haftanın yorgunluğuyla sızmıştır kesin...
Gerçekten düşündükçe çok boğuyor bu durum. Geçirdiğimiz kış 2 ay çalıştım, gözlerimin çevresinde yorgunluk maskesi oluştu adeta. Şuan okulun bitmesini beklediğim için 3 aydır çalışmıyorum ve tazelendim yemin ederim. Tabi bunlarda ofisi sevmememin ortamın benim için korkunç olmasının da etkisi büyüktü.
Küçük bi flörtle işi eğlenceye dönüştürmeyi amaçlamıştım ama ofis birbirine girdi ve sınavlarıma çalışmam lazım diyip kaçtım :)
Alışılmayacak bişey değil o düzen, 2 ayda bile alışmıştım evde sıkılıyordum pazarları falan. Hayatındaki ev-iş değişkenleri birbirinin yerini alıyor. Asıl olan iş, teferruat olan ev gibi oluyor.
Maaş almak da bu rutine katlanmayı sağlıyor bence.

Edit: @ m e b ağlattın yahu :(

universiteyi degil de liseyi ozluyorum. ortamla alakali biraz. okulu sinavlari dersleri degil ama, ambiyansi ozluyorum gercekten.

Universite ogrenciligi, bira ve sigara dunyanin en guzel seyidir. Ogrenciyken daha cok param vardi. Simdi it gibi calisip borc oduyoruz.

Şimdiye kadar yaşadığım bütün zorlukları tekrar yaşamak istemiyorum yani ozlemiyorum. O anda yaşadığım iyi seyler yanıma kardir bence.

@meb
Düşündüklerinde kısmen haklısın, hatta arkadaşlıkların aynı şekilde devam da edebilir senelerce ama bir süre sonra mecburen arkadaşların ile arana mesafe koymali ve yalnız başına ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmek zorundasın. Ben bunu geç farketmistim ve benim için sonuçları pek iyi olmamıştı.

Hemde nasıl keşke okulu daha fazla uzataydım :((( İnsanlsrın nasıl bir anda gaza gelip istifa dilekçesini yazıp dünya turına çıktığı çok iyi anlıyorum.

Ben de çok özlüyorum. Bir daha o kadar çok akranımla aynı ortamda bulunmak neredeyse imkansız. Son yıl ben de hep düşünürdüm içine düşeceğim boşluğu. Sonra kendimi kandırırdım yok canım ne kadar olur ki en fazla diye. Şu an o düşündüğüm boşluktan da fazlasını yaşıyorum.

Bir de vodafone freezone muydu neydi onun bir reklamı vardı elinde gençliğin var diye teoman söylüyordu işte o reklamı şimdi izlesem aşırı duygulanırım. O reklamdakiler kadar sosyal değildim ama kendimi genç bir üniversiteli olarak görüyordum o yıllarda. Oysa şimdi umutları günden güne uzaklaşan 20 lerin ikinci yarısında işsiz, kendine güveni ciddi oranda örselenmiş bir insanım.

ben de bir süre özlemistim ama gecti. alisiyor insan merak etmeyin. yalniz yapilan isi sevmek cok önemli. öyle cok sevilmese bile ayaklar geri geri gitmemeli.

Ozlemeyen ya yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Ben de özledim. Özlüyorum. Uc yildan fazladur is hayatindayim Su anda ogrenciligimin gectigi sehirde çalışıyorum uc haftadn beri ama eski tadi yok sehrin hem de hiç, çünkü mevzu yol binalar alışveriş merkezleri vs degil arkadaşlar dostlar ve tabii özgürlük..

Mezun olmaya yakin cok yoğun ve stresliydim .su okul bitsin hic ozlemeyecegim ulan dedim her animi özlüyorum neredeyse. Hafizamiz çoğu zaman iyi günleri hatırlıyor sanirim bunun da katkisi olabilir bence.

Megolomaniac demiş, çalışanlar yazmamis cunku yorgunlar diye hakkaten öyle, yatina is yok ama erkenden yatmistin cise kalkinca gordum soruyu :) neyse efenim herkese mutluluklar :))

Ay sonunu düşünme, kira ödeme derdim yoktu, tüm insan güruhunun dışarda olmadigi zamanlar cikip islerimi halledebiliyordum, bir sürü hayal ve umut vardı - evet özlüyorum uni zamanını. 3 yıldır calisiyorum o özlem geçmedi ara ara hatırladım mi moralim bozuluyor, içindeki ağlayan çocuğu "şş dur bak para verecekler bize, napalim bu da hayatın kuralı, calismaliyiz" diye kandırıp susturmaya çalışıyorum.
Samimiyet olayı da sikinti tabii - üretim, fabrika turu yerlerde is şartları zor ama insanlar daha samimi. Plaza turu yerlerde de şartlar nispeten iyi ama insanların %90ıyla konuştuğumda plastik cigniyormusum gibi hissediyorum öylesine yapmacık, sentetik olan kişiler var.

çalıştığım için erken yatıp ve şimdi görenlerdenim ben de.
özlemez olur muyum? son cevaplarım hep iş hayatına isyan zaten.
(bkz: modern kölelik) başlığına da bekleriz

son dönemim özleyeceğimi sanmıyorum.

Ben universtiden ziyade liseyi ozluyorum. Tmam bab parasina mecburduk her istedigimiz yere girip cikamiyorduk ama cok daha saglam eglenirdik lisede o havayi unide hic bulamadim nedense.lisedeki samimiyet universitede yoktu.

Gece uyuyup şimdi gelenlerdenim ben de :)
Mezun olalı 11 yıl oldu ve bu duruma en üzüldüğüm zamanlarım 4. sene ile işsizlik kısmı idi. Bir de çalışmaya başlayınca ilk zamanlar bir şok oldu. Şu anda ise "Geri dön, yeniden o yaşını ve rahatlığını veriyoruz" deseler istemem. O zaman çok güzeldi, çok güzel şeyler yaşadım ama şimdi de farklı güzel şeyler yaşıyorum ve o halim o zaman güzeldi. Artık, çekici değil. Başka bir dünya var öğrencilik dışında, o dünya da çok güzel. Evet, dediklerin oluyor, örneğin arkadaşlarınla artık sabahlamıyorsun ama bu da birdenbire bıçakla kesilmiş gibi olmuyor; yavaş yavaş azalarak oluyor ve artık sen aramıyorsun. Acılı bir süreç değil hiç. Ayrıca, buluştuğun anda kaldığın yerden devam ediyorsun ama yaptığın şey öğrencilik zamanındaki muhabbetlerle dalga geçmek oluyor. Biz sürekli "Ne maldık, şunları şunları yapardık. Ahaha, ne rezillik" diye kendimizle dalga geçiyoruz. O şu an gittiğin mekanlar bir süre sonra şu an lise bahçesinde ne hissediyorsan, onu hissettirmeye başlıyor ve kendine başka bir yer arıyorsun, bulabiliyorsun. Gerçekten, büyümek, yaş almak insanın başına gelebilecek en güzel şeymiş. Çalışmak yoruyor, haklısın ama benim motivasyonum sevdiğim iş + sürekli öğrendiğim yeni bir şeyler olması oldu. O zaman saat 4'teki sinemayı aramıyorsun, saat 9'daki sinema kesiyor.

"bir kız ve ortamlarda elim boş kalmasın diye başlamayı düşünüyorum."

Ne demek la bu?

Başla başla.

bu bildiğin özentilik sigara içen herkes ben dahil olmak üzere özentilikten sigaraya başladık. başlama. bak senelerdir içiyorum bir bok yok içme.

günde 5-6 tane içersen sigaraya başlarsın. bu işler öyle oluyor.

ortamlarda elin boş kalsa hiç bir şey olmaz. konuşurken vücudunu kullanırsın en fazla. olmadı çay filan iç.

edit: lan niye herkes kızı itin götüne sokuyor. bir hata yapacak yapmasın uyarsanıza. gerçi biraz haketmiş ama olsun :/

buca yıl içmediğin hata ama 5-6 tane az günde bir paketten az içme.

içeceksen şunlardan iç madem hava atacan: eksisozluk.com

içine çekmek zorunda da değilsin.

saçmalama ve başlama, ortamını değiştir

başla başla +1

cidden soruyor musun? daha saçma bir tanışma aracı bulamadın mı? mesela kız kendini kesmekten zevk alıyor diye sen de yapacak mısın?

bence mantıksız bir soru

@susuz köye hamam ortamda mal gibi kalmamak için diyorum. yok öyle bir şey. asıl sigara içenler hiç içmemişlere özeniyor. kaldı ki 1 tane denedim tadını beğenmedim dersin en fazla ne olacak.

içmemek nasıl anormal davranış olarak gözüküyor. sigaraya başlayacağına arkadaş ortamını değiştirmeni tavsiye ederim.

Bu kadar basit işte. Seks ve ölüm, hep satıyor. Philip Morris Marketing departmanı bunu beğendi. Genetik materyalini devam ettirmenle benim bir ilgim var, beni al beni al!

Bakın linkte paylaşacağım akademik makale, onların tabiri ile Ortadoğu zihinli ülkelerde (Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır) Philip Morris'in ataerkil kültüre ve üremeye çalışan erkeğe yönelik nasıl marketing yaptığına dair nadide bir çalışmadır.

www.academia.edu

Ben de bu basit stratejinin bir parçası olmak istiyorum diyorsan, başla :)

Not: Burada üremekten kasıt, aile kurup çoluğa çocuğa karışmak tabi ki değil. "Mating", yani çiftleşme. Beynin o ilkel bölümüne yönelik bir marketing çalışması olduğu için üreme tabiri kullanılır.

"Informed by Saudi research and studies in other markets, PM began to acknowledge a more nuanced definition of masculinity worldwide. As stated in the 1993 brief: Research also indicated a broadened view of masculinity by this younger generation. Although traditional ‘macho‘ masculinity still exists for some young adults, for many, desirable qualities of masculinity in the 90s includes sensitivity, caring and sociability."

Buradaki "sociability" sen oluyorsun. Sigara ikram etmeyi(duyarlı), kadınların sigarasını yakmayı(umursayıcı), sigara içerken muhabbet açmayı(sosyalleşebilen) erkeklere bir misyon olarak yüklüyor bu marketing stratejisi yani. Daha doğrusu bu ülkelerin hamurunda bunun olduğunu bilip daha da kaşıyorlar. Bunu sahaya nasıl sürüyorlar, orası başka bir akademik makale konusu.

hemen başla durduğun hata.

champixle bırakamadım, ya bu elektronik sigara nasıl şimdi sorarsın sonra 3-5 sene geçince kljjsklalkja

Şu söylediklerine göre başlaman mallık olur. Sorman bile çok farklı değil ama...

@testis ağrısı zaafımdan vurdu, kullanmak benim işim, kullanılmak değil. :)

Yaşa!

O modlar işlemcinin de hızını ayarlıyor. Güç tasarrufunda performans düşer, işlemci yavaşlatılır. Bu yüzden de daha az ısınır, fan daha az döner. Normal, sorun yok.

hocam başkasının dengeli yada yüksek performansında çıkan ses ile benimki bir değil işte.
nedendir acep.

bir de samsung magiciandan daha uzun ömürlü optimasyonu yapınca ses baya azalmıştı...

Güzel bence, ama o renk gerçekte nasıl durur emin olamadım.

bu fiyatlara çok güzel Sturmanskie'ler bulabilirsin. fossil'in asıl işi saat değil. 300 400 liraya kadar çıkılır modeli beğeniyorsan ama 800 dolar fossile bence yanlış

800 TL etmez.

@rastion neden

Türkçede böyle bir kural yok ki?

Kemal-i mizah denince o Osmanlıca falan olur herhalde. :)

@cigerdelen +1. Nizam-ı Cedidi, Vaka-i Hayriye... Bence o tamlamayı da kullanabiliriz.

türkçe de -i eki yok.
farsça tamlamayı latin harfleri ile yazarken ortaya çıkıyor.

"mizah-ı kemal" dersen farsça tamlama yapmış olursun,

türkçesi "kemal'in mizahı" olur.

edi: izafet kesresi diye arayabilirsin.

gölbaşı'ndaki otellere bakın. kızılay ile arası 25 km ve ulaşım sıkıntılı olur.

Başkent Öğretmenevi'ne de bakabilirsin. O kavşaktan Gölbaşı dolmuşları geçiyor. En azından geçen sene geçiyordu.

Otel Yıldız Palas / Gölbaşı
Otel Elit / Gölbaşı
Otel Karacabeyoğlu / Gölbaşı
Park Otel / pakotelankara.com / Gölbaşı

Hepsini Google Maps'ten aldım. En sağlamı Park Otel görünüyor.

Kızılay'dakiler şehrin içinde olur. Gölbaşı şehrin biraz dışında kalıyor.

Nereye geleceğini de yaz, bazıları elden almayı şart koşuyor çünkü.

izmir, aydin, fethiye yada antalyadan elden teslim edebilirim.

Forumlardan referansin varsa ben de birşeyler isteyebilirim

Dublajlı izlemeyin. Altyazıyı da normal filme yaptığınız gibi, .srt uzantılı aynı isimli dosyayı filmin yanına koyarak hallediyorsunuz. Ayrıca buluyorsunuz yani. Orijinalden direk riplenmiş .mkv indirdiysen de genelde altyazı seçeneklerinde Türkçe de oluyor.

turkce filmlerin genelde dublajlari gayet guzel oluyor. sesli kameralarin gec gelmesinden oturu bu teknigin kokenleri gecmise dayaniyor. bir filmi bir kisi seslendirmiyor ornegin. turkiyede dublaj bir sanat olarak gorulmeli kanisindayim. bu yuzden dublajli yapimlari destekliyorum...

niye ya insan sevişeceği kişinin çirkin olmasını mı ister?
çok güzel bir kız olabilir ama kafa uymuyordu e o zaman tensel takılalım demişlerdir.

Bence bu, yalnız birinin sırf yemeği güzel yapıyor diye aşçıyla vakit geçirmesine benziyor. O kadar saçma geliyor.
Neyse, isteyen istediğini yapar her ne kadar bize saçma gelse de.

herkes duygusal birliktelige, canima cicime ihtiyac duymak zorunda mi? arkadasinla konsere gider, ustune sevdiginiz bi pubta uc bes bira atar kimin evi yakinsa da oraya gidip guzelce sevisirsiniz. ustune kimse kimseye "biz simdi nolduk" diye sormaz ve bu aktivite tekrarlanirsa iste bu fuckbuddylik oluyor. duyurunun gonul islerini okuya okuya herkes sinirli iqsuyla manita kovaliyor saniyorsunuz, shenergy'nin dedigi gibi "o tam oyle degil."

m e b'in verdiği örnekten yola çıkacaksak "bir yerin yemeğini seviyorsun diye oranın müdavimi olmak zorunda değilsin, istediğinde yine orada yemek yiyebilirsin fakat sadece orada yemek yemek zorunda değilsin" da diyebiliriz bence. m e b'in bakış açısının aksine.

bu arada bartholomew87 +1 niye insan özellikle çirkin biri ile seks yapmak istesin ki?

2 taraf da istediğini alıyorsa ne var ki bunda?

"güzel/yakışıklı olsanız fuckbuddylikten fazlası olurdu biliyorsunuz."
-ortak zevkleriniz var ise ve birlikte yatak harici de zaman geçirmekten hoşlanıyorsanız daha fazlası olur, güzellik/yakışıklılık ile değil.

bu arada @xfestos +1

Bence 20li yaşların başından itibaren cinselliği keşfetmenin en mantıklı yolu bu. Yaş ilerledikçe elbette mantıksız gelebilir ama dediğim gibi öğrenmek için en güzel yol bu, hatta belki de tek yol.
Güzel sevişen insanların geçmişinde çoğunlukla bu tarz bi ilişkinin olduğunu düşünüyorum.

@xfestos

herkes duygusal birliktelige, canima cicime ihtiyac duymak zorunda mi?
değil zaten bu çok saçma. feyste yeni evlendim kız profilleri gibi. ıyk.

niye ya insan sevişeceği kişinin çirkin olmasını mı ister?
güzel/yakışıklı olmasını ister. olamaz. başka türlü olur onu diyorum işte. bunu nasıl kabul edebiliyorsunuz şimdi düşünsenize çirkin bir kızsınız yakışıklı bir erkekle fuckbuddysiniz ama biraz düşündüğünüzde onun sizle sadece sevişmek için var olduğu gerçeği ağır gelmiyor mu? bu psikolojiyi merak ediyorum ben.

gönül işleriyle alakam yok. 3 aydır buradayım 100 duyurum var 1i gönül işleri. okumuyorum da.

iyi de fakbadi veya değil hiçbir insan kendisinden çirkin olduğunu düşündüğü biriyle birlikte olmaz. ya kendi standartında ya da kendinden üst birisini ister. size çirkin gelen, muhtemelen adamın/kadının standartındadır. bi şekilde çekim oluyordur muhakkak.

uzun bir aciklamaya gerek yok, sorunun cevabini vermissin. herhangi bir duygusal birliktelige ihtiyaci olmayan, zaman bulamayan veya korkan yani kisaca herhangi bir sebeple bundan kacan insanlar(bu farkli bir basligin konusu) bu tarz iliskiler kurarlar. cogu iliski sekli gibi bu iliskiler de salt guzellik veya cirkinlik durumlari degerlendirerek kurulmaz. etkilidirler, ama bunlar uzerine kurulmazlar. misal, guzel ve yayik agizli birisiyle vakit gecirecegime orta halli ve entelektuel birisiyle vakit gecirmeyi tercih ederim. bu durumda orta halliyle vakit geciriyorum diye kendimi asagilamis olmam, bunu tercih etmis olurum.

bence incelenmesi gereken cesitli on kabullerle kendi kendine girdigin anlik psikolojin aslinda. yazdiklarin birisinin seni cirkin buldugu icin asagilanmis hissettigin bir durumun disavurumu gibi. biraz psikanaliz murekkebi yalamistik zamaninda. saka saka, herkesin bildigi basic seyler bunlar.

neyse iyi geceler, bundan sonraki cevaplarla sekreterim bile ilgilenemeyecek, uyuyoruz cunku.

bazı şeyleri aşan insanların birbirlerine dürüst olması kadar kabul edilebilir ve insanı yücelten bir şey yok aslında. merhaba kızlar merhaba.

sen de onunla sadece sevişmek için biraraya geliyorsun. zorla sevişmiyorsun. durum 1 1 berabere. senin mantığına göre sana göre diğer olan da aynı psikolojiye girmeli. bu psikolojiyi aşmış insanların müessesesi fuckbuddy'lik müessesesi. onun için fuckbuddy'n yok. olmalı ve olmamalıyı tartışmıyorum. tercihtir sonuçta.

karsilikli bir sey sonucta. olur oyle, takma sen.

abazaların kendini temize çıkarma çabası gibi kurmayın şu cümleyi ya "karşılıklı herşey sonuçta"

@xfestos dflkjşhd ben sorunsuzum demedim valla olabilirde. zaten herkes güzel yayık ağızlı birine göre orta halli entellektüel birini tercih etmez mi? onu demiyorum ki ben. ona bakarsan ben de zengin güzel ve entellektüel yerine fakir ama daha entellektüeli seçerdim.

yok kimse çirkin bulmadı beni. yani erkekte de bir güzellik/çirkinlik söz konusudur. hatta estetik algıya yani çoğunluğun düşündüğüne bakarsakta çirkin değilim. övünmek için söylemedim yanlışı düzelttim. kimseye garezim yok o psikolojiyi merak etmiştim ben.

Birisi seninle sevişmek istediğinde, seni fiziksel olarak çekici bulduğunda, bunu kendi kendini aşağılamak gibi görüyorsan zihniyetinde sıkıntı var bence.

birinin benimle sevişmekten başka bi şey yapmak istememesi çok aşağılayıcı evet.

bir kere en baştan ters mantıkla yaklaşmışsın beğeni konusunda.

olay sadece fiziksel olduğunda tam tersi herkes karşısındakini yakışıklı/güzel seçmeye meyilli. ama işin içine aşk meşk de girince gözler kör oluyor normalde beğenmeyeceğin insanlarla sırf sevdin / aşık oldun / etkilendin diye birlikte oluyorsun.

yani bence sevgilinleyken düşün "beni gerçekten güzel / yakışıklı buluyor mu yoksa beni çok sevdiği için görmezden mi geliyor" diye. fakbadinle böyle şeyleri düşünmene gerek yok gerçekten seni çok beğenmese gider başkasıyla fakbadi olur nasılsa anlaşmak gibi bir etken yok bu durumda dünyada başka adam/kız mı yok?

seksi seksten daha anlamlı kılmaya çalışmaya da gerek yok, kendini aşağılamak falan ne demek ya tövbe est gerçekten. adamın hayattan beklentisi sevgili olmamaksa nasıl "ıy iğrenç birisin hem öbüştün hem de sevgili olmadın aşağılık!" diyebiliriz ki?

not1 "o tam öyle değil" gerçekten
not2 başka bi şey yapmak istememesi çok aşağılayıcı demişsin, fakbadilik "birlikte seksten başka hiçbir şey yapmayan insan" demek değil. yine, o tam öyle değil. yani.

şimdi benim anlamadığım hiç kimse için birşeyler paylaşmak değil de yalnızca sevişme dürtüsü oluşmadı mı içinde? @freetakilir

yanlızca sevişme isteği oluyor ama yalnızca sevişmek istemediğim seviştiğimle sevişmekten başka bi şeyler yapmakta istediğim için yalnızca sevişme isteğim kısa süre kafamda duruyor. yani şimdi siz fakbadinizi kolunuza takıp gezebiliyonuz?

@freet, 23 kelimelik bir cümlede 5 tane sevişme kelimesi kullanıyorsun. Kabaca hesaplarsak (bkz: hesaplayan adamlar) (bkz: masalar günde dört kere dolsa boşalsa) insanın kelimelerinin yüzde 21,7 sinde kullandığı eylemi aynı oranda gerçekleştirememesi durumunda gelip duyuru açılıyor.

kljfdşh anlatımı kolaylaştırmak için yaptım ya. abaza olduğumu falan mı çıkardın buradan? sevişemeyince sevişenlere atlamıyorum ben merak etme :D

Tam tersine, süper olay.

Kendini aşağılamak, güzel/yakışıklı olsan fazlası olurdu, saçma, iğrenç vs...

Ne kadar ağır ithamlar. başkalarının cinsel hayatına karışma ve insanları buna göre yargılama hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz anlamıyorum.

Size ne?

İsteyen fuckbuddy olur, isteyen tek gecelik yaşar, isteyen eşcinsel ilişki yaşar, isteyen para karşılığı sevişir.

Milletin evine giren çıkanı gözetleyen mahalle teyzeleri gibisiniz.

Nutella var dediler geldiğin cevabını merak ediyorum.

İnsanlar serbest olmayı seviyor heralde, bende ilk yurtdışındayken bu kavramı öğrendim. Denemedim ama sonuçta başkalarının hayatı, ortada karşılıklı istek varsa kimse hayır demez. Polonyalı bir arkadaşımın 3 tane fuckbuddysi vardı. İkisi İtalyandı, sevgilileri falanda vardı ama sevişmeye Türkiye'ye bu kızın yanına geliyorlardı. İlginç bir durum!

Güzel/yakışıklı olsanız fuckbuddylikten fazlası olurdu biliyorsunuz. Şu kısma takıldım.

Güzel/yakışıklı olunca fuckbuddy olunmuyor mu?

Türkiye'de bakbadilik müessesesi çok yanlış biliniyor, sorun o. Fakbadiyiz diyen kimse aslında fakbadi değil amk.

Birinin benimle sadece sevismek icin birlikte olmasi neden agir gelsin ki? "Mutlaka birine karsi manevi seyler hissetmeliyim ve mutlaka birisi bana karsi manevi seyler hissetmeli" diye bir derdim yoksa?? Asik olmayi/olunmayi bir erdem olarak gormuyor herkes sizin gibi.
Neden karsi cins ile seksten daha fazlasini yasamayi istemek zorunda olalim ki? Hem ask yasamadan da hayatta kalinabiliyor. Hem de aklinizi ve enerjinizi verecek cok sey kaliyor geriye.

"güzel/yakışıklı olsanız fuckbuddylikten fazlası olurdu biliyorsunuz." Yakisikli degilsem yakisikli degilimdir, birinin bana yakisikliymisim gibi davranmasini mi arzulayacagim? Asil sacmalik bu olurdu.
Kaldi ki guzel/yakiskli biriyle de seve seve fuckbuddy olur insanlar. Guzel/yakisikli ile karsilasinca direkt asik mi oluyoruz normalde?

@peggy tabii ki banane. ben o mantığı anlamak istedim. milletin şeyiyle ne derdim olacak.

@geçerkenugradım olunuyor. bu yüzden fakbadi olan bu çiftlerin çoğu fakbadilikten fazlasını istiyor.

@stavro
seviştiğimle sevişmekten fazlasını hissetmeliyim bence. bu bakımdan fakbadiye böyle bakıyorum.

birinin sana yakışıklıymışsın gibi davranmasını arzulamayacaksın ama seni yakışıklı görmesini isteyeceksin. herkes bunu ister. seni beğenmeyen biriyle birlikte olabiliyorsan büyük bir problem bu. arada illa beğeni olmadan da o iş oluyor dersen oda büyük bir problem. ihtiyaçmış gibi davranmayın. şeyinizle düşünüyorsunuz. neyse. belki fakbadilikte mantık yoktur. bundan anlamıyor olabilirim.

benzetmeler çok eğlenceli olmuş ama ufak bir sorun var çoğu alakasız. nedir ne değildir iyice öğrenip yanıtlar yazılsa bu kadar alakasız olmazdı.

eksisozluk.com bugünün debesinden

Seyimizle dusunuyormusuz:D
Neyse ben daha fazla yazmayayim:)

fakbadilik zaten direk şeyle düşünmek. yoksa niye fakbadi olsun?

3 ogun yemek yedigine gore midenle dusunuyorsun o zaman?

fuckbuddy'lik hakkında ve daha fazlasını aslında peggy yazmış. üzerine birşey söylemeye gerek yok. benim bahsetmek istediğim ise başka birşey:
İnsanlar kendi yapmadığı/yapamadığı şeyler hakkında bir fikir yürütüp bu fikri güzel bir elbiseymiş gibi başkalarına da giydirmek istiyorlar ama herkesin kalıbı tek olmadığı için suçu elbisede değil başkalarında arıyorlar.
Giydiğiniz elbise ancak sizin kalıbınızdaki insanlar için, bunun farkında olmak gerek.

ben fuckbuddy teklifinde bulunmak istesem elbette cinsel anlamda çekici bulduğum birine bu teklifi yapmak isterim ama bu ille de çekici biriyle birlikte olurum demek değil. belki sıradan biriyle de birlikte olabilirim. Bunun aşağılamakla ilgisi vardır ya da yoktur, bu daha çok fikir yürüten kişiye bağlıdır. Aynı aşağılama fuckbuddy'lik müessesini reddeden kişilere karşı yürütülse belki empati sahibi olurduk.

benimle sevişmek için birlikteyse ben de onunla sevişmek için birlikteyim??
Kaldı ki istersen sinemaya,tiyatroya gidersin, istersen hiç sevişmeden oturur konuşursun. Neden aşağılık bişey olsun?
Diyelimki evlenme isteğim yok, şu an ciddi düşünmüyorum. Ama sevişmek istiyorsam önümde iki seçenek kalıyor
1- paralı ilişki
2- buddy

Yoo, 3'ten önce yatmışsam gecemi ziyan etmiş gibi hissediyorum.

Aynen ben de öyle oluyorum, her zaman değil ama.

Hele bir de duş almam gerekiyor ve almadıysam...

Ertesi gün uykusuzluktan öleceğim, her şey mahvolacak, uyuyamayacağım, uyanamayacağım...

Yalnız olmama rağmen benzer bir suçluluk hissi var evet. Hesap vermek zorunda değilim ama, sabah uyanacak olanın zamanını uykusunu çalıyormuşum gibi. Belki boş işler yaptığımdan...

Bu arada sözlükte entrylerimizi silmeyi unutmayalım gençler...

Eğer işimle veya ek isimle ugrasiyorsam hala, üzülüyorum üç kuruş için kendimi heba ediyorum uykusuz kalıyorum diye.
Sevdiğim birşeyi yapıyorsam "off yarın is var ve ben ... kadar uykuyla ...... insanlarla uğraşmak zorunda kalacağım" diye bıkkınlık hissediyorum.
Iş olmasa sikinti yok.

Sonsuz ölçekte büyük küçük gibi kavramlar geçersiz kaldığına göre hayır.

şu şekilde düşünüyosunuz tabii.

gizmodo.com

ama bence sonsuzluğun karşılaştırılması gibi bişey söz konusu olamaz. sonsuz sonsuzdur işte. ikisinin de nerde bittiği kestirilemiyor. sonu olmayan bir şeyin eleman sayılarını karşılaştırmak ne kadar mükün olabilir ki? ama her zaman reel sayılar tam sayılardan daha fazla olacaktır diye de düşünülüyor. bilmiyorum, bence bu tartışma anlamsız.

sonsuz var, daha sonsuz diye bişey yok. o zaten yeterince sonsuz. sonsuzdan daha büyüğü olmadığı için sonsuz, bu yüzden de arada bir fark yok.

matematikte "daha sonsuz" diye bir kavram yok.
Yukarıdaki tartışmalardan farklı olarak başka bir şekilde düşünmemiz gerekiyor. Matematikte sonsuz dediğimiz şeyin tanımını ancak sonlu kümeler ile verilebiliyor. Sonlu kümeler ne demek? Sonlu sayıda eleman sayısı olan küme demek. Sonsuz ise bu kümenin değili, yani sonlu sayıda elemana sahip olmayan küme demek.
Bunun dışında sonsuzluğun sadece anlamca fark yok. İkisi de sonsuz küme. Fakat aralarında korkunç derecede önemli bir fark var: Yoğunluk

Matematikte yoğunluk kavramı şöyle düşünülüyor: Birbirini kapsayan iki küme alalım. Mesela A B'yi kapsasın. B kümesi, A kümesi içinde yoğundur demek B kümesi içinde aldığın herhangi iki elemanın arasında B kümesine ait bir başka eleman bulunur. Bu noktada, R'nin altkümesi olan tamsayılarda iki ardışık eleman arasında bir başka tam sayı bulunmaz iken R'nin bir alt kümesi olan R'nin (her küme kendisinin alt kümesidir) keyfi iki elemanı arasında mutlaka R'ye ait olan bir başka eleman daha vardır,yani R tamdır ama Z değildir.
Bu noktada sonsuzluk anlamında değil ama bilmediğiniz (doğal olarak) yoğunluk kavramı bakımından farklılık var.

sunu izleyin bence www.youtube.com
dogru yanit; reel sayilarin sonsuzu, tamsayilarinkinden buyuktur.
ispati isterseniz aksama

Ben 1 2 3 4 5 6 ... diye sonsuz yazarım, sen de 1 4 9 16 25 36 ... diye, ikisi de sonsuza gider. İkisinin de tanımını biliyoruz, çıkartırsak ortaya 0 2 6 12 20 ... çıkıyor. O da sonsuz.

Bunu sormuştum ben lisedeki dershane hocama, limitteki sonsuz eksi sonsuz belirsizliklerini örnek vermişti. Biz aslında sonsuzdan sonsuzu çıkartmıyoruz. Sonsuza giden bir fonksiyondan sonsuza giden bir fonksiyonu çıkartıyoruz. O sonsuza da gidebilir, 0'a da, Adıyaman'a da. Her yere gidebilir, sorun değil.

Benim düşüncem, sen reel sayıları sonsuza kadar toplayıp x dersen (ki diyemezsin, ne olduğunu bilmiyorsun) tam sayıları da toplayıp y dersen, x-y=sonsuz çıkar.

usb disc security diye bi program var
onu kur pcye
virüsü siler.
sonra formatla.

Bilgisayarından giriyor.

anti virus yok mu pc de
en kotu ihtimal microsoft security essentials kur.
yeterlidir bilinen viruslere.

Bazı flash belleklerde önceden kurulu bazı yardımcı programlar gelir. Bunlar formatla silinmez, (sannırım formattan sonra yeniden kuruyor)

Flash belleğin markası, modeli ve o exe'li dosya adını aynı google aratmasında bir aratın. Flash belleğin kendi programı olabilir.

küçük kardeşin varsa sırtına alırsın bi süre sonra

Yeni başlayanlar için birkaç birim olur sonra durur.

Yavaş olur. Egzersizleri ağırlığı arttırmadan da bir yere kadar zorlaştırabilirisn.

Tabii ki, "body builder" vucudu pesinde degilsen, oldukca populer bir metod. Turkcede terimini bilmiyorum ancak ingilizce varsa "bodyweight fitness" diye aratacaksin.

www.reddit.com

Buradan takip edebilirsin.

(bkz: pilates)

Göte başa takılan ağırlıklar var, onları kullanabilirsin harekete göre.

Sütü protein ya da kalsiyum kaynağı olarak görmek mantıklı değil ama zararlı demek de biraz abartı oluyor. Sende gaz yapmıyorsa laktozu tolere edebiliyorsun demek ki. Karışımı yumuşatacak miktarda sütten zarar gelmez.

Süt zararlı değil ama yetişkinler için uygun bir besin kaynağı da değil, zira bebeklikten sonra laktozu parçalayan laktaz enzimi azalıyor bağırsaklarda, bu da sindirim problemi yaratıyor. O da ishale gaza vs neden oluyor. Tabii bu herkeste aynı olacak diye bir şey yok. Herkeste derecesi farklı oluyor.

prenses bağırsaklılar rahatsız oluyorlar sütten. çay lobisinin oyunları hep bunlar...

günde en az bir bardak götürürüm, iki yıldır. kendimi çok daha sağlıklı hissediyorum. (çernobil sonrası çay içmeye benzedi durum :( )

aşırı süt tüketimi bazı bedenlerde böbrek taşlarına sebep olabilir. veya çooook fazla süt içmek kemikleri kalsiyum birikiminden ötürü biraz daha kırılgan yapabilir ama süt zararlıdır diyemeyiz.

süt zararlı değil ki. sende problem olmuyorsa içebilirsin

süt, shake'ini katmaman gereken birşey değil. bence yapabilirsin.

ancak yapmak istemiyorsan ve biraz doğal da olsa şeker alımını göze alıyorsan 1 portakal ve 1 limon sıkarak karışımına ekleyebilirsin. eğer tozun da çilekliyse gayet güzel oluyor. çikolatayla vb deneme, vanilyadan ise emin değilim.

sut (inek sutu-özellikle pastorize olanlar) vücut ph sini asitlestirir. bunu nötralize etmek için kemiklerden kalsiyum kaybı olur. bilinenin aksine sut, kemikler için yararlı değildir. Fermente sut ürünleri (yoğurt, kadir vs.) nötr sayıldığı için yararlı olanlar bunlardır.

alternatifi için badem, pirinç ya da soya sutu öneriliyor.

saveourbones.com

Edit: kadir ne yahu, kefir yazacaktim

Ula çok süt içen ülkelerde kemik erimesinin yüksek olduğuna dair araştırmalar var, adamlar gelmiş "pirinsis bığırsıklılır rıhıtsız ılıyır"

Neyse, çikolata aromalı protein tozunu kahveyle karıştıranları çok gördüm ben. Bir kesim çok seviyor, bir kesim de kusacak kadar nefret ediyordu. Deneyebilirsin.

stoklara girme yılı çok eskidir. kalıcılığı kaçmıştır. bi de boyner çok daha pahalı galiba

diğerleri kazık

Boyner tuttuğunu beceriyor parfüm reyonunda, ben de mağduruyum.

yahu olum almayın allahaskına esans artı alkol karısımını 360 liraya. yazık lan!

dadya parfümleri var, piyasadaki en iyi açık parfümcüdür. bir dene. dua et bana.

ha cok param var saçmak istiyorum diyorsan başka.

Fresnel lensin in ne işi var ya tüplü tv'de? Elektron tabancası ve fosfor ekran var, optik bir olay yok ortada. Kim dediyse yemiş seni bence.

Franz kafka +1

tabanca ve fosforlu malzemeyi ben de biliyorum bea. fresnel lensleri küçük ekranları büyütmede kullanılıyor, çin işi ve geçmişte kalmış bir çözüm tabii. yalnız bazı, çok değil bazı tvlerde bu sistemin içeride yerleşik olduğunu biliyorum. ama parçalamaya değmez hakkat. tv üzerinde model ibaresi bulamadım zaten. caydım parçalamaktan.

paralel ithalat oluyor onlar, asus için paralel ithalat alınabilir yorumlara bakılarak. kendi servisi de çok iyi değil.

İki tane Zenfone 5 var. O yüzden olabilir.

youtu.be

refurbished'miş, ilanı iyi okumamışım :/

N11 gibi yerlerde satılanların bazıları Asus Türkiye garantili değil, ithal eden firma garantili. Asus Türkiye zaten rezalet bir durumda olduğu için pek bir önemi yok.

Ama n11 gibi sitelerde refurbished (yenilenmiş) ürünler de satılıyor. Bu ürünler serviste işlem görmüş ve tekrar satışa çıkmış ürünler oluyor. Satıcılar bunu ilanda belirtiyor. Bunun dışında teşhir ürünleri de satılabiliyor.

Bir de Lite modelleri var, daha düşük özelliklere sahip. Bunu da tercih etmeyin.

Eğer 600 liranın altında normal Zenfone 5 bulamıyorsanız Zenfone 2 laser'in 5 inchlik modelini alın, 700 lira civarında, daha yeni bir telefon. Bütçeniz illa 500 liraysa ve Zenfone 5 bulamıyorsanız da Nokia'nın modellerine bakabilirsiniz.

Ama bence biraz bütçenizi artırın çünkü anneniz 500 liraya alacağınız telefondan bir süre sonra şikayetçi olabilir.

general mobile4.5 g android tavsiye ederim...

hangi uygulamanin bataryayi ne kadar tukettigini gorebilirsiniz.

güncellemeyle beraber arka planda çalişan uygulamalarin sayisi ve ram ın yükü artmış olmalı. hepsini tabii ki degil ama gereksiz gördüklerini sonlandir istersen. hatta ara sıra gelen su uygulama güncellemelerini bile ciddiye alma.(bende yaklasık 20 uygulama güncellemesi sirada bekliyor ama yapmiyorum)
Kisaca her yeniligin bir maliyeti var. o da batarya kullaniminda kendisini çok hissettiriyor.

Batarya fiziksel olarak da eskimiştir büyük ihtimal. Yani tek sorun onun kullanılması değil, kapasitesinin azalması da olabilir.

Telefonu tertemiz yap, factory reset at kullan biraz. Hala düzelmediyse bataryası ı değiştirt.

modelden modele değişir, 70 sıkıntı olmaz.
benimki 980ti, 92 C mesela belirtilen maksimum sıcaklık 95-100 civarına kadar sorunsuz çalışır muhtemelen...
970 için belirtilen değer 98 dereceymiş mesela...

pc'ci arkadaslar cevap verecektir optimal sicaklik konusunda. fan taktin hocam da sirkulasyon da onemli diye biliyorum havanin girdigi gibi cikmasi lazim guzel bir sogutma icin

90 ı geçmediği sürece problem yok.

70 normal, tehlikeli derece 95 civarı. mesela benim kartımın (gtx 960) sayfasında nvidia max temperature olarak 98'i gösteriyor.

başkan
msi afterburner kur
oyun oynarken fan'ı %70 yap
oyundan cikinca auto ya geri getir.
sıcaklık artmasın fazla
kasadaki diger hddye falan da zarar verir.

Birader sıkıntı şu, "El değmiyor şerefsizim çok sıcak yahu" bir sıcaklık birimi değil. O yonganın dayanabileceği aralıkla seninki farklı. Senden daha toleranslı da olabilir, daha sağlam da. Ha ama gpu bazında konuşursak, celcius cinsinden üç haneli derecelere çıkarsa tehlike kaçınılmaz, 80i de gösterme.

Ya ekran kartlarının neredeyse hepsinin üzerinde, backplate'in oralarda "Sökmeden önce soğumasını bekleyin, sıcak olabilir!" yazıyor Türkçe veya İngilizce. Adamlar sizce bunu "Biz bi bok yedik, el değmiyor yongaya şerefsizim." demek için mi koydular?

sağolun arkadaşlar. geçen sefer fan hızını kıstım diye(kasadaki bi fanın) hard diskim yanmıştı şimdi de bi şey olur diye korktum sorun yokmuş.

sen yine normalde auto yap.
oyun oynarken fanı hızlandır.
kasada sicaklık iyi bir sey degil.
70 c fazla bence.
sistem dayansa da diger komponentler zarar gorebilir. sonra yandi diye uzulursun.

yok zaten oyuna girince fan %100e çıkıyor kendini ayarlıyor yani ben dokunmuyorum artık. geçen sefer dokundum yaktım. dediğin gibi ekran kartı fanını kısınca diğerleri de ısınıyor o şekilde harddiskimin yanmış olması muhtemel

valla ben de bakıyordum fan auto ama ekran kartı kasa vs. isiniyordu 70 C falan.
dedim ki bu boyle sogutmaz.
fanı hizlandırdım.
problemi giderdim.

bence halihazırda hayır dediği birçok şey vardır.

Bence de yüzünü eskitti.

gördüğüm en itici kadın. verse mikmem o derece.

tv'yi kapat

@nrmnm

tvyi kapatsam gazeteden, dergilerden, sanal alemden kısacası her yerden fırlıyor kadın.

katılıyorum. yeni nesil hülya avşar.

Haftada 2 saat tv izlerim ama beni bile bıktırdı kadın.

Ben görmekten bıkmadım çünkü görmüyorum kendisini.

Yıl olmuş 2016 hala tv izleyen var.

Artık 40 yaşında. Büyük ihtimal parayı cukkalayayım son birkaç yılım diyor. O sebeple.

güzel ve yetenekli ?

Kadın teklifleri değerlendiriyor, para kazanıyor. Bir de bu taraftan bak.

akarken dolduruyor.

Ben hic gormuyorum. Televizyonum yok. gencay +1
Ama televizyonum olmamasina ragmen bir ara fatmagul rolunu oynayan (adini unuttum) kizi gormekten bikmistim.

Yetenekli demişsin de hicbir yeteneği olmadığı halde ekranda bu kadar fazla olduğu için sıkılmış olmayasin?

ekşi sözlükte tanıştığım sevgilimle 3 yıllık ilişkimiz oldu. ama bitti tabii. askjndad.

@yalnizliktan devren kiralik hem güldüm hem üzüldüm :D

şu andaki kız arkadaşımla burda tanıştık. ilk adımı o atmıştı. hatta şu an onun evinden yazıyorum :)

onun dışında duyurudan kimseye yürümedim.

edit: daha önce yine burdan mesaj atan olmuştu ama date sonucu olumsuz bitip medeni insanlar gibi sonlandırdık

yürümedim de 1-2 adım attım, o takmadı. öyle.

sözlükten yürüdüğüm de oldu yüründüğüm de. bana yürüyenlerle (2 kişi) ciddi ilişki yaşadım. ikincisiyle evlenecektim hatta saçma sapır olaylar oldu. benim yürüdüklerim fuck buddy tarzı oldu. duyurudan skor üretemedim asdfasdf

Su anki sevgilimle sozlukte tanismistik. Bundan once 4-5 tane fwb ve fb oldu. 1-2 tane de yürüyüp sonuca baglayamadigimiz olmustu.

Buradan kimseyle bir münasebetim olmadı (ilginç evet), sözlük yazarlığımın onaylanmasına da 250 kişi kaldı. Onaylanırsa sözlükten bir şeyler olur diye düşünüyorum.

Burada başlarda çok yürüdüm ama sonrasında başka bir kullanıcı beni uyarıp "burası bakbadi bulma yeri değil, amacına uygun kullanalım" dediğinden beri burada kimseye salça olmuyorum. Kendisine hak veriyorum çünkü. Zaten kadınları gerçek hayatta ve sosyal hayatta harasslayan çok, bir de ben buna sebep olmak istemedim.

bir iki ilgimi çeken insan oldu yazdıklarından ötürü ama yürümedim hiç birine. fwb olsa güzel olur da şuan burdan bulabilceğimi pek sanmıyorum ya.

ben evlenmek istiyorum diye duyuru açtım en az 10 kişi yürüdü. 5 kişi evlenme teklif etti. 10 a yakın kişi boyle bi tanıdıgı oldugunu tanıstırmak istediğini bi takım kızlar tam kankalarından bahsettiğimi filan belirtti. birine de cvp verdiysem gelsin yuzume konussun. ^.^ bi cogu yazdıgım diger duyurulardan laf acarak msj mı atmadı. bi kısmı yaptıgım yoruma istinaden arkadan mı dolanmadı neler neler. ben duyruudan yada sozlukten ( bilen bilir bu yan hesabım) bi cacık olmaz diye dusunuyorum. evlenme duyuruma tatlıs bi aradasımız (kadın yada erkek bilmiyorum) okcupid önermişti kendisi zaten cvp verdiğim tek kişidir ben de sana öneriyorum. çöz 200-300 soru ordan ilerle.

Yürümedim de bana yürümeye çalışan oldu 3-4 tane. Başarı oranları %0.

Edit: Ama şu anda yalnızım yani, Alex amcanın da dediği gibi istatistikler mini etek gibidir çok şeyi gösterir ama asıl göstermesi gerekeni göstermez. Aldanmayın istatistiğe gelin canlarım. <3 sjsnsdjsn.

@yirmisantim bence asıl amacına uygun kullanımı engellemediği ya da asıl amaca uygun kullanımının önüne geçmediği sürece (sayfanın büyük kısmında ya da tamamında partner ve seks temalı başlıklar olsa mesela, bu artık asıl amaçtan sapıldığını gösterir.) zevklerinin uyuştuğu birine denk gelince insanın kendini geri çekmesinin mantıksız olduğunu düşünüyorum. yani ben zaten diğer soruların yanıtlanmasını engellemiyorum ki, onlara negatif bi etkim yok.

hayır.

mesajlaştığım insanlara adını/cinsiyetini sormuyorum. genellikle bir şey soracaksam mesaj atıyorum, genellikle bir şey sormak için mesaj atıyorlar. bu kadar yani.

duyurudan bir kişi ile ufak bir sohbetimiz olmuştu. her ne kadar buluşmayı istediysek de farklı şehirlerde yaşadığımızdan kısmet olmadı.

Duyuru sıfır, sözlüklerden arkadaşlık da dahil baya yürümüş ve yurunmuslugum vardır. Belli bir döneme kadar muhteşem arkadaşlıklar ve birkaç ilişki yaşadım ancak yıllar oldu yeni biriyle tanışmayali. Yeni nesillerde eski tat yok.

Şu an da sözlükten 7 sene önce tanistigim biriyle beraberim 2 yıldır. Ne varsa eskilerde var adhhdjdjdj

patates tarlası olm burası. ne sevgilisi, ne partneri.

yani sonuç olarak gayet işlevsel bu iki site. zaten kullanıcılar arasında etkileşim olmaması saçma olurdu o da var.

Duyurudan bir sevgilim oldu, iki, iki bucuk sene fln birlikteydik. Bir tane sevgiliye yakin garip bir iki haftalik bir sey oldu. Onun disinda yuruyen de cok oldu ama hani boyle ciddi ciddi beni sevdiginden degil tabii, sansini deniyorlar muhtemelen.

Bende ne zaman gönül ilişkilerinde bir konu açsam dertleşmekle başlayan mesajlar, bir resmini gönder bakalım söylediğin gibi güzelmiymişsin, neden seni göremiyorum gibi laflarla bana şu MIRC mıydı neydi o dönemleri hatırlatıyorlar.

aptalca bir iş özellikle erkeksen çünkü kızlar baya çirkin oluyor. güzel olsa bile arızadır netten hele sözlükten tanışılan kişiye güven olmaz.

Ne birine yürüdüm ne de bana yürüyen oldu.vay amk.

bana ekşi'den yürüyen baya oldu, yürüyenlerden ikisine ben yürüdüm. biri iki ay sürdü ve aldatıldım (iğrençti, hayatımın pişmanlığı, aklıma gelince midem bulanıyor), diğeri de bir sonuca ulaşmadı, iyi ki ulaşmamış. duyurudan da yürüyen birkaç kişi olmuştur. bir daha istemiyorum böyle şeyler, zaten aşık oldum başkasına. o da buralardan değil.

Daha çok yüründüm. Sonuç da oldu.

hiç yürümedim ya. bana yürüyen de olmadı. sözlükte de olmadı. arkadaşım oldu ama sözlükten.
vay arkadaş +1

hahahha ne yurudum ne yurundum
vay arkadas +1 ne isler donmus!

sevgilim oldu duyurudan. iki kişiye de yürüdüydüm ama siklenmedim.

anladığım kadarıyla aşağı yukarı her kullanıcının bir yürüme veya yürünme hikayesi var. kaldı ki bu mecralar da zaten bir tür sosyalleşme aracı. olmaması saçma olurdu.

peki günlük hayatta sağda solda anlatmanın pek mümkün olmadığı isteklere sahip olanlardan duyuru veya sözlükte kafa dengi birine denk gelen oldu mu hiç?

Tibbi alkol medikal saticilarda var. Ve oldukca ucuz. İnternetten bile siparis verebilirsin. 5 litrelik bidonlarda satilir, tahil kokenli alkoldur.

İl verseydin eyiydi.

il erzurum. yasak değil değil mi?

bence biraz zor alırsınız gibi geliyor. ben eczaneden dezenfeksiyon için istediğimde 100 ml anca sattılar

10 litre alkolle bütün erzurumu steril edersin. o kadar alkolü hiçbir makul satıcı sana vermez, vermemeli.

10 litre ne hacı, al 50 ml isopropil alkol, işini gör git.

geçen 1 litre verdim sen miydin yoksa :)
konum:erzurum

yandex disk, dropbox gibi uygulamalarla upload ederek online olarak saklayabilirsin. ama videoların kalitesi düşüyor olabilir buralara koyunca, ondan emin değilim

google drive, yandex disk. one drive.. hepsi ayni gorevi goruyor bunlardan bir tanesine yedeklerini alabilirsin. ama benim ayrica tavsiyem dosyalarini bir dvd ye kaydetmen ve oyle saklaman.

cloud araciligiyla yapabilirsiniz. hicbir zaman bozulmayan online hard disk/flash bellek olarak dusunun. videolarin kalitesi dusmuyor elbette.

(bkz: dropbox)
(bkz: onedrive)
(bkz: google drive)
(bkz: mega)
(bkz: yandex disk)

fotoğrafları bastırtmak artık çok pahalı değil. içlerinde seçerek bastırtabilir ve bir albüm hazırlayabilirsiniz. daha anlamlı olmaz mı?

@kakao

Evet iyi yöntem teşekkürler ama videolar için diğer arkadaşların dediği yöntemi uygulayacağım. Teşekkürler.

2-3 farklı clouda at ve bunu al.

www.amazon.com

taşlayacaklar beni belki ama ben olsam vermezdim heralde.

verilmez. bunun 2 gün sonra eşi dostu gelir kamp alanı gibi olur orası amk. G.antep'de ev sahibini vurmuşlardı kira problemi yüzünden. bence pişman olursun.

Elin Arabıyla mı uğraşacaksın.

verilmez. net. bak çok net. verme.

ben olsam vermezdim. antep'de vurulma olayını bende hatırlıyorum, riske girmem.

Adamin hukuki bir sorumlulugu yok ki? Vay evimin ickne sictin ver sunun bedelini ya da elektrik/dogalgaz faturalarini yatirmadin mahkeme yoluyla tahsil edecegim diyebilecek misin?


Ya da tartistiginda butun sulale sana dalmayacaklarini nereden biliyorsu ? Adam seni vursa bile 1 gunde suriyeye donup, yirtar.

herkesi aynı kefeye koymak olmaz ama kendi aldığın riski de düşünmen lazım. Vereceksen kirayı arttır, bir süre sonra o evde 20 kişi yaşama ihtimalleri de var çünkü.

Ben de bu konuda biraz temkinli yaklaşıyorum. Yengem 300 lira fazla verecekler diye evini suriyelilere verdi, 5. aydan sonra kirasını alamadı. Zar zor cikarabildi evden ki lüks bir semtte, lüks bir ev bu ev. Bunun gibi bir çok şey duydum çevremde, adamlar ultra rahat kira ödememe konusunda.

Beş parmağın beşi bir değil tabii ama riske girmeyin derim.

verilmez.

verilmez.

edit: verilmemesi gerektiği çok açık. yukarı da arkadaşlar yaşanmış örneklerle birlikte neden verilmesinin risk içerdiğini belirtmişler açıkça. ayrıca verilmez diye belirtmemin nedeni bir yandan istatistiki açıdan sayısal bir değer olmasını istememin yanında birazdan 'hümanist' arkadaşlar doluşacaklar buraya. cevabımla kolay ulaşım olur başlığa :)

risk alma

Irkçılık tam da budur!Biri haber versin ilgili bölümler bu verileri ders notu olarak kullanabilsin..

net vermem hacı

ırkçılık bu değildir. ülkeye sığınmacı kategorisinde giren ve hiçbir yasal sorumluluğu olmayan birilerine evini kiralamanın sıkıntı yaratıp yaratmayacağını düşünmek herkesin hakkıdır. önünüze gelene ırkçılık demeyin allaseniz ki ırkçı olan insan evini bu insanlara kiralamayı düşünmez bile baştan.

Bir iki kez verdik. Dilinden disinden anlamazsiniz. Evde oyle bir sirkulasyon olur ki; evden esad ciksa sen nerden geldin diyemezsin. Degmez vermeyin

bu arada eğer kiralamak isteyenler doğma büyüme suriyeli olan norveçli insanlar olsa da kiraya vermezdim. çünkü dahil oldukları grup ''suriyeli mülteci'' grubu ve bu grup işledikleri suçlar ve verdikleri zararlarla ünlü bir grup. bu yüzden bu gruba karşı duyulan ön yargı ırkçılık değil, zorlasan ''faşizm'' olur. bu bağlamda olaya yaklaşacak olursak eğer; sevdiklerimin ve malımın zarar görmemesi için faşist bir tutum sergilemem gerekiyorsa, kimse kusura bakmasın ancak, ben o tutumu sergilemek zorunda kalırım. tabi bu tutumum onların yaşam haklarını riske atmak üzerine değil, kendi güvenliği korumak üzerinde olur. bu da onlarla ilişkiye girmemek üzerine kendisini gerçekleştirir.


''erdoyil''

verme. hiçbir sebep olmasa da tercihen verme.

ırkçılık duyarcılarına selam olsun.

@amarat gayet makul bir soru sormuş. Cevaplar ırkçı.

bende verilmez diyecektim. ama yazmadım madem yazmışlar ve çoğunlukta yazayım.

şimdi ırkçılık diye ağlayan arap seviciler tepki gösterecek belki ama çok net verilmez.

vermeme yönünde oyumu yuksek musaadenizle kullaniyorum.

verilmez. verme. birkaç ay daha boş kalsın, kiracı ara. inan ki elin arabıyla yüz göz olduğuna değmez.

Bi Arap kendi ülkesinden kaçıp buraya gelip sıfır yasal sorumlulukla burada şahane bi hayat kurup yaşayacak diye adam niye evini kiraya versin. Bugün 2 kişi girerler eve yarın üreye üreye eşi dostu gele gele 150 kişi olurlar. Olm bunlar sıçtıktan sonra götünü temizlemeyen insanlar işte düşün artık evin ne hale gelir 2 ayda. Ayrıca kiranı alabileceğini cidden aklın kesiyor mu? Adam buradaki sıradan bi kiracıdan parasını alamıyor sen nasıl alacaksın. Haklarını gözetmen ırkçılıksa ırkçılık süper bi şey. Siktirsin gitsin kendi ülkesinde evlensin. Biz Norveç'e gidip mi evleniyoruz amk.

ben olsam vermezdim, ırkçı değil fakir bir elitistim.

Verirsen adam değilsin.

bizimkilerin hiçbir türk kiracıları vermiyor kiralarını, çıkartmak için uğraşıyorlar. türk/kürt/suriyeli fark etmeden güvenmediğin insana kiraya verme.

Ayrica aklinizda bulunsun, yeni yasayla din dil irk gibi kimi sebeplerden evini kiraya vermezsen 15 bin tl cezasi var:


m.milliyet.com.tr

karı koca mı kalacaklarmış:)) en az 10 karı koca olur o evde. etti sana 20 kişi:)

sen verme, burdaki hümanist dangalaklar versin bu kadar seviyorlarsa.

ver o evi kiraya da sonrasini gorursun :)))

ben olsam vermezdim, kimse kusura bakmasın.

Daha bugun teyzem kiracisini (turk-memleketli falan fistik) evden cikartamadigindan protesto cektiklerinden bahsediyordu dusun sen ne kadar ugrasirsin. Adamlar bi de ustune hakli olur acayip bir yer cunku burasi.

vermemek irkciliktir diyen birkac kisi var. celallenip onlari "humanist dangalaklikla" suclayan bir ton insan.
durun "humanist dangalak" olarak sayimiz zaten cok az. sakin.

"hukuki bir sorumlulugu olmayan kisi"ye ev verilmez baska bir sey -ki hukuki sorumlulugunun olmadigi nereden cikardigimizi hakikaten bilmiyorum, yani hakikaten bilmiyorum belki hakikaten pratikte oyle sonuclaniyor olaylar belki degil- mevzuyu "arap"likla baglayip ev verilmez demek baska bir sey.

o zaman mutfak dolabini yakip ortadan toz olan ogrenci de var, evi arkadaslariyla dolduran da ve hatta "kizli erkekli" kalan da. o yuzden ogrenciye ev verilmez degil mi? "humanist dangalaklar" verilsin diyor ama. sonra ogrenciye ev sahipleri fahis fiyat cekiyor bilmem ne muhabbeti.

ha mesela arap yerine kurt koy, gene ayni seyler olacak mesela. herkes zaten gokturk oldugu icin burada, lan "kurt'e ev verilmez diye bir sey mi olur" demek de "humanist dangalaklik".

gider bu boyle.

diyecegim o ki, "arap'a" ev verilmez cumlesi dunya'nin her yerinde irkciliktir. yurt disinda da "turk"e ev verilmez diyorlar mesela. Ona ne diyeceksiniz?

ikincisi, insanlara "arap" diye ev vermeme sebebi olmaz denilince "humanist dangalaklik" oluyorsa, ev sahiplerinin ogrenciler de dahil olmak uzere Suriyeliler'i yolunacak kaz gibi gormesi ve fahis fiyatlara ahir kiralamasi da kusura bakmayin da herhangi bir "izm"siz dogrudan dangalaklik.

Pembe bir tablo cizmiyorum. Soruyu soran gayet makul bir sekilde prosedure dair yasayabilecegi sorunlari sormus. Bu makul bir soru zira pratik olarak hukuki statu sebebi ile sorun cikabilir vs vs.

ama gelip de mevzuyu "arap'a" ev verilmeze baglamak da "irkci dangalaklik" kusura bakmayin.
ya hepiniz ev sahibisiniz, hayatinizda ev kiralamadiniz ya da o kadar guzel "turklersiniz" ki, biz daha salak turkler, kurtler, almanlar, endonezyalilar vs vs "humanist dangalaklar" olarak o buyuk oyunu goremiyoruz.

bu arada ev sahibi ve kiraci arasinda kurulan hukuki bir antlasmadan soz ederken, onun muhtemel sorunlarindan konusurken "humanist" olmak ne alaka onu da anlamiyorum. humanist ne demek ogrenmeden cumle icinde kullanmamanizi da taviye ederim.

edit: ha bir de silerim bunu ben. dayanamadim yazdim. hani "humanist dangalak" olacaksam ve polemik yapilacaksa, sildi kacti olmasin diye diyorum. @siradan bir adam humanist dangalaksin falan yazarsaniz, o zaman ben silsem bile buraya daha sonra bakan insanlar benim de "humanist bir dangalak" oldugumu ogrenebilir.

Duyurudaki soruya gore Suriyeli ve iki ay sonra evlenecegini soyleyen ve duyuru sahibinin evini kiralamayi isteyen biri var. Elbette bu kisiye/kisilere ev kiralanir. Elbette onlar da benden, senden, hicbirimizden farkli degil.

Duyuruya cevap veren cogunluk sozkonusu kisiye belirtilmedigi halde multeci sifatiyla yaklasmis, ha bu ne fark ettirir ki zaten irkciliginizi bu kadar belli eden bir toplum icin? Bu Suriyeli kisi calisma izni olan herhangi bir yabanci kisiden farksiz olsaydi ne diyecektiniz? Ayni seyleri mi? Simdiki tutumuna irkci demeyen kisiler o durumda ne diyecekti acaba? Dresden'de Turk'e ev yok, yemek yok, is yok diyen neonaziler gibisiniz. Berlin'de teni beyaz olmayanlara hizmet vermeyen kuafor gibisiniz. Munchen'da Almanca konusamayana hizmet vermeyen devlet dairesindeki memur gibisiniz. Hepiniz irkcisiniz. Hepiniz utanin.

lamira + bir

@lamira

hiç kusura bakma, ırkçı değilim ve utanmıyorum. "hepiniz"lerine dikkat et derim.

Hümanistlik yapmaya gerek yok, dünyanın en iyi insanı da olabilir evet ama istatistiğe güvenmemek bizim sahip olamayacağımız bir lüks.

Almanlar da haklı; niye bi Türk'e evini versin ki. Buradaki Arap ne yapıyorsa o da orada aynısını yapacak. İnsanlıktan nasibini almamış bir coğrafyanın genlerini taşıyoruz ne yazık ki bunu kabul etmemiz lazım. Türk de aynı bok yani. Bir Türk olarak bu da ırkçılığa girer mi bilemiyorum kendi kendime ırkçılık yaptım sanırım.

yalnız duyarlı arkadaşları tebrik ediyorum. öyle bir genelleme ve bunun sonucunda algı yaratmışsınız ki sanki ''verme'' diyen herkes aksini iddia edenlere dangalak demiş ve ''koduğumun araplarına ev mi verilir'' ayarında faşistlik sergilemiş gibi yaklaşmışlar. hani ben kendi yazdığımın ne olduğunu bilmesen diyecem ''vay .mk faşolarına bak'' diye. aramızda sadece bir kişi ''hümanist dangalak'' ithamında bulundu ve sadece birkaç kişi ''Araba ev mi verilir'' dedi.

hadi tamam hepsi öyle demiş olsun ancak benim net bir şekilde yalnızca 'ırka' değil 'gruba' yönelttiğim ithamımın varlığı sizin bu genellemenize itiraz etmemi gerektiriyor.

ben ve benle birkikte, benden ayrı, birçok kişi suriyeli mültecilerin yarattığı güvenlik riskinden dolayı vermenin doğru olmayacağını savunuyor. he belki bir kısmının özelde ayrıca ırkça görüşleri olabilir ancak burada belirttikleri fikirlerde, birçoğunun, ırkçılık yok. daha önce de dediğim gibi zorlasan faşizm çıkar ama ırkçılık çıkmaz.

şu anda medeniyetin beşiğinde yaşıyorum. hani bu mülteci krizinden önce suç oranının bir hayli düşük olduğu bir yer. hani şu ara ara ''suriyeli mülteciler kıza tecavüz ettiler ve 83 yerinden bıçakladılar'' haberlerinin geldiği yerlerden biri. şöyle söyleyeyim; o tecavüz haberleri, saklayamadıkları haberlerden. daha birçok irili ufaklı şey yaşanıyor ve başta 'avrupalı' kör hümanist tarafından görmezden geliniyordu. adamlar bildiğin kafalarını çeviriyorlardı ama şimdi nasıl geri göndereceklerinin hesaplarını yapıyorlar.

türkiye'ye milyonlarca ne idüğü belirsiz insan girdi. ne ayaklar haberimiz bile yok. kaybedeceği bir şeyi olmayan, kontrolsüz, tedbirsiz biçimde toplum arasına karışmış milyonlarca insan. şu şartlarda bir ev sahibi tabii ki mülteciye rahatlıkla ev veremez, delirdiniz mi? ırkçılıkla ne alakası var? tedbirdir bu tedbir. melek gibi bir suriyeli aile de gelebilir ancak bilemezsin işte.

@amarat; öyle 2 ay sonra evlenecekmiş...vs, sırf evi tutmak için sallıyordur büyük ihtimalle. evlendikten sonra eşiyle gelip istesinler evi :)

ben ederinden daha ucuza verdim. kirayı 2 ayda bir ödüyorlardı ama ödüyorlardı. hiçbir sıkıntı da yaşamadım. öyle zengin suriyelilerden değillerdi.

evet dresden'deki neonaziler gibiyiz çünkü almanya'da güya savaştan kaçıp kontrolsüz ve illegal şekilde ülkeye yerleşmiş 8-10 milyon tane türk var. salak mısınız yoksa bilerek mi yapıyorsunuz? en başta türk işçileri isteyen almanya'ydı zaten, kaydı kuydu bile olmayan tekinsiz suriyeli tiplerle almanya'da çok büyük bölümü legal olarak yaşayıp çalışan türkler bir mi?

türk düşmanlığı yapacağım diye beyninizi kaybettiniz be.

ya neresi ırkçı bi ifade arkadaş bunun ya?

bir amerikalı'ya ev vermek isteyip suriyeli'yi istememek çok farklı olay. "ikisi de yabancı işte neresi farklı" sığlığıyla yaklaşıyorsanız olaya, zaten hiç tartışmayalım bile.

Bir amerikalı yada başka ülkeden herhangi biri, bu ülkede oturum almak için bin tane evrak teslim ediyor, her türlü kaydı kuydu oluyor. olaki evle ilgili bir sorun çıkarsa, ev sahibi yasal olarak birçok hakkı olduğunu biliyor bu yüzden. ayrıca oturum almış birisi için, ülkede sorunsuz yaşayabilmek önemli bir şey. bu yüzden "bu adam bana evle ilgili sorun çıkarmaz" düşüncesi insanın zihnine daha çok yerleşiyor.

amerikalı diye güvenmiyoruz, amerika'dan buraya yasal olarak oturum alıp gelmiş olduğu için güveniyoruz. yasal dayanaklarımız olur diyoruz.

suriyeli biri için ne tür bir dayanağımız olacak söyler misiniz ? burada suç işleyen suriyelileri niye hep sınır kapılarında suriyeye girmek üzereyken yakalıyoruz ? adamların düşünce çok net çünkü, her boku yerim sorun olursa da suriye gibi savaş içindeki ülkeye dahi çeker giderim.

yillik anlas, parani pesin al, 2-3 aylik da depozito al, sonra kiraya ver gitsin. yoksa aylik kirayla verme.

Soruya cevap verenlerin sorudaki ifadelerden sozkonusu kisinin Turkiye'ye illegal yollarla girmis/hicbir hukuki sorumlulugu olmayan/kaydi kuydu tutulmamis/potansiyel suclu oldugunu nasil cikarabildigini anlamiyorum ben.

Duyuruda diyor ki bu kisi Amerikali da olabilirdi ve fakat Suriyeli oldugu icin bu baslikla duyuru actim.

Yabanci bir kisiye ev verilir mi, herhangi bir Turkiye vatandasina vermekle arasinda ne gibi fark olur, ileride olasi hukuki surecler nasil isler bunu belirtin o halde. Eger sikinti varsa tercih ev sahibinindir zaten.

Ama bunlardan bagimsiz "Suriyeli" kisiye ev verilmemesi gerektigini soyluyorsaniz irkciliktir bu, yuzlesin bununla.

Bu arada Dresden'deki neonaziler oradaki doktora ogrencilerine sarmis durumda, daha bir yildir orada olan kisilere mesela. Yani "Almanya istedi Turkleri yeaa" ile aciklayamiyorsunuz kulturel entegrasyon meselesini. Pegida gibi bir orgutun hergun uye sayisini arttirdigi, NSU'nun bazi kesimlerce ilah gibi desteklendigi bir yerde yasiyorum. Ama buradaki soylemler de sizin soylemleriniz de ayni. Irkci her yerde irkci demek ki.

@lamira, senin gibiler yüzünden dünya bu halde, "mıy mıy insanlık, kardeşlik, dünya vatandaşlığı, eşitlik :(((" risk almaya değmez, sen verirsin, şüphe duyup vermeyeni de ırkçılıkla suçlayamazsın, hangi vasfınla bu ithamda bulunabiliyorsun?

@ lamira Allah aşkına senelerce yaşadım Dresden'de
türkiyedeki suriyeliyle oradaki türk doktora öğencisini
buradaki ev sahibi ile oradaki pegidayı nerenle karşılaştırıyorsun?
el cevap: evim var ve suriyeliye vermem kardeş. hatta daha uygun verip memura veririm, başka türke de vermem. alamadığım kirayla sen mi uğraşacaksın, ben mi?
evet hümanist kardeşler versin evini, her kime istiyorsa. ırkçıyım ben.

Elimizdeki normatif teorilere gore karsilastirma yapiyorum ben. Size gore dunya bu yuzden bu haldeyse bana gore de dunya sizin bu dusunceleriniz yuzunden boyle. Umarim evinizden, ailenizden, isinizden, yurdunuzdan kopmak zorunda kalmazsiniz. Iyi gunler.

sanirim cevabinizi almissiniz ama bir kac laf etmeden gidemeyecegim..
bir cok kiracim oldu ve sadece biriyle problem yasadim. kirasini yatirmadi, tehdit etti, aidatlari yatirmadi, evin icine etti en son evi cok ucuza satip da kurtuldum. karadenizin bir sehrinden hatta hemserimdi. simdi cocugun memleketini mi suclayayim? tum memlekete mi maletmeliyim yoksa bu tip insanlar dunyanin her yerinde olabilir demeliyim? evrimsel surece gore birincisi. ama gerceklere bakacak olursam (tabi ki istatistikler bazen aldatmak icin yapilir bilinciyle: en.wikipedia.org) ikincisi.

Dünyanın hangi sebeple ne halde olduğu gibi ulvi saptamalar yapmıyoruz burada konut kirası gibi çok temel bir maddiyat ilişkisi çerçevesinde düşüncelerimizi söylüyoruz.
ankarada adam kendini patlattı, onun kimliğini yanlış tespit eden bir devletimiz var. bu da tespit edileni kirayı ödemese hangi suriyeliyi kim tespit edecek de bulacak, allah aşkına?
sen tutuyorsun bunu her adımında yasal iş yapmak zorunda olduğun, 2 ay ödemesen kan alacak Alman devletiyle kıyaslıyorusn.
Allah akıl fikir versin.

Burada ," evini kiraya verme" dediği için bir takım insanlar tarafından ırkıçılıkla suçlanan arkadaşlar,"ırkçı olmadıklarını, sadece kendi çıkarlarını düşünmek zorunda olduklarını" belirtmiş olmalarına rağmen, hala "seni gidi ırkçı" yaftasına maruz kalmışlar. Neden adamlara kendinizi ispat etmek ya da temize çıkartmak için ter döküp açıklama yapıyorsunuz ki...

"sanane yavşak, ben olsam vermezdim" farzet ki ırkıçıyım sanane deyip, sallayın gitsin.

bizim kiracilarimiz suriyeli ve ortalama bir kiraya oturuyorlar kimseyi somurmedik. simdiye kadar bir gun bile kirayi aksatmadilar. apartmandan suriyeli olduklari icin sacma sapan sikayetler geldi, ama onlar da zaten bu duyuruya cevap yazan faso tipler gibilerdi.

1500 dolara toplayacağın desktop, 1500 dolara alacağın laptoptan çok daha performanslı olur tabi ki. ama 3 ay farklı bir yerde olacaksam laptop alırdım ben.

Ne tür oyun oynadığınıza bağlı sanırım ama ben laptop alırdım. Az yer kaplıyor, kolayca taşıyabiliyorsun.

Oyun laptopları da ucuz değildir bence...

1500 dolara monster dizustu alirim ben olsam. masaustunu pek aratmaz diye dusunuyorum. tabii sabit olsaydiniz ben de masaustu onerirdim.

3 ay uzun bir süre hem de tatil diyorsun o yüzden laptop diyorum. hem konsol da varmış zaten. her türlü laptop. ama şu da var laptop'lar hala masaüstüler ile yarışamıyor.

900-1000 dolarlık bir desktop ve kalanına da performansı minimum mobilitesi maksimum bir laptop. Şu anda elinde 200 ve 2000 dolarlık desktopı olan birisi olarak yazıyorum, cidden bir sikim yok. Evet performans olarak havada yakalayıp ters oturtuyorum çoğu kişiyi, ama bir işe yaramıyor. Ultra super high yerine high'da oynayınca da süper zevk alıyorsun oyundan.

3700 liraya (dediğiniz tutarın da aşağısında) monster alan arkadaşım gayet memnun. alet performans canavarı zaten. 10-15 kadar oyun yüklemiştir, bana mısın demiyor.

şu zamanda, her türlü laptop'un taşınabilirliği avantajdır diye düşünüyorum.

oyun ön planda olduğu için kesinlikle pc.laptoplar zaten oyun için tasarlanmış makine değil.oyun laptoplarının çok pahalı olması da bu yüzden.
arabayla gitme imkanın varsa bilgisayarı götürmek sorun olmaz.
yeni oyunları her laptop kaldırmaz, sistem gereksinimleri ebesinin nikahını istiyor

babadan oğula geçebilir :D

Insanlarin takıldığı siteler degisir, iletisim platformlari degisir, o insanlar ölür, kullanilmayan hesaplar silinir vs. Bisi olmaz. Kaldı ki teknolojiyi de pek hayal edemeyiz o kadar uzak zaman icin.

şimdiden tükenmiş durumda zaten? isimsoyisim@gmail almak o kadar kolay değil artık eğer çok sıradışı bir isim soy isim taşımıyor iseniz. o zaman ne yapılıyor? isim.soyisim7.8.9 veya doğum yılı veya telefon numarasının son hanesi veya plaka no veya başka bir kişiye anlamlı, özdeşmiş şey neyse onun numarası, takımı vs.

@rayde

insana saygı için hesap silinmez bence. hem ölenin hesabı silinse verdiği bilgiler de silenecek. imkansız bir durum. ama şu olabilir, ölen insanların niclerinin başına "ex" gibi bir ifade gelir her platformda ve öldüğü anlaşılır. mesela "ex-2089" öldüğü tarihle beraber. tabi bu kayıt altına alınır ailesi bildirirse ama diyelim 50 yıl bir hesap giriş yapmamaış son girdiği tarih baz alınarak bu dediğim uygulanabilir.

eskiden nick kullanılırdı, ancak günümüzde çoğu siteye direkt facebook aracılığıyla üye oluyoruz, ve internetteki ikinci hayatımızla reeldeki yaşantılarımız birbirlerine yaklaştı hatta birçok yerde birleşti. nasıl facebook'ta aynı isimden onlarca isim var benzer bir şekilde olur diye düşünüyorum. belki mail adresleri merkezi sistem tarafından dağıtılan numaralardan oluşabilir vfe kişinin tc kimlik nosu gibi tek mail adresi olur.

@vapurlarfalan

yahu yer yok diye birçok ülkede eski mezarları kaldırıp yerine başka şeyler yapıyorlar, kullanıcı adı niye o kadar değerli olsun ki?

---

1000 yıl çok uzun bir süre. 15 yıl önce cep telefonu için "vay gerizekalı, evde aynısı var lan, aynısı lan evdeki, küçüğünü ne yapacaksın" diyen insanlar şimdi çantasında selfie çubuğuyla geziyor.

1999 yılında kuzenle bir internet mesaj panosuna fotoğraf yüklemeye çalışırken (deniz kenarında kuşları çekmiştik) kuzenle bana "hayvan herifler, insan internete fotoğraf yükler mi lan, gerçek bile değil orası" diyen akrabam var benim.

Yüklemez tabi. Saçma.

kullanıcının ne istediğinin pek bir önemi yok açıkçası, teknoloji geldiği zaman uyum sağlıyor kullanıcı. :)

gerçek isim politikasına geçer internet bence, kullanıcı adı olayı kaybolur. şimdi bile bazı şirketler parmak izinin peşine düşmüşken ben geleceği her şeyin daha ortalıkta olduğu, karışıklığın minimuma indiği bir yer olarak hayal ediyorum.

@selam

haha dediğin doğru, mesela ben kullanmasamda bir çok sosyal platform veya mail serviserinden hiç üşenmeden tüm [email protected]" veya "isimsoyisim" kullanıcı hesaplarını aldım ve bir çoğunu kullanmıyorum bile.

İnternet diye bir şey kalmayacak, en azından şimdiki haliyle. İnternet 2.0, Semantic Web gibi şeyler sürekli düşünülen ama sisteme bağlılığımız yüzünden uygulanamayan şeyler. Eskiden internet anonimlikken şimdi senin başka bir iletişim yöntemin, o yüzden nick yerine isim soyisim geliyor. TC kimlik no gibi bir unique identifier'a ihtiyacımız var, o kadar. O da "Ahmet Mehmetoğlu, works at Hacıoğlu Kebapçıları" gibi bir şeyle çözülür diye tahmin ediyorum. Elbette veritabanı boyutunda bir numara ya da kod karşılığı olacak herkesin, ama bizim tanımlamamız bu şekilde olacaktır.

Örnek, www.quora.com

gorusmek istedigin kisiyi aklindan gecireceksin, sistem bulacak muhtemelen:)

Muhtemelen 200 sene sonra sen ve seni tanıyan herkes ölmüş olacağı için senin kullanıcı adını tekrar boşa çıkartacaklar mesela. Öyle öyle recycle olacak.

olur da insanlık o kadar daha devam ederse 1000 yıla farklı teknolojiler gelişir. dijital kimlik gibi sana ait birşey olur aynı isimde 2 farklı kullanıcı olabilir. misal şu anda facebookta aynı isimde onlarca/yüzlerce kullanıcı var.

İnternette "hesap açmak" henüz çok yeni olduğundan çoğu sitede "hesap silme mekanizması" yok. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda başta Facebook olmak üzere çoğu site, belirli bir süre içerisinde kullanılmamış hesapları silmeye başlayacaktır.

1000 yıla kalmadan muhtemelen www standartları köklü bir şekilde değişecek. Bunun hayali bile çok zor. Belki de web diye bir şeye gerek duyulmayacak kim bilir.

@Euxinos007

dünyadaki insanlar evrim geçirip telapati ile konuşsa bile bir "world wide web "ihtiyacı her zaman olacak. o da makineler için olacak.

@vapurlarfalan İnsanlar için gelişirken makineler arasında neden farklı iletişim standartları geliştirilmesin ?.

@Euxinos007

çünkü biliyorsun makineler sadece 0 ve 1 anlıyor ama ilerde ikisini aynnı anda anlıyacak ve sonsuz olasılıklar dünyası kapısını açacak. bin yıl demiyorum belki daha fazla sürer veya daha kısa.

kullanıcı adı olarak retina taraması veya parmak izi alınır. sonra görünen kullanıcı adı olarak dilenen şey seçilir. ayrıca isim soyisim gerektiren yerler de olursa oralarda belli bir dönem pasif kalan adlar bugün bile siliniyor.

@kallesnikof

bir kaç yorum önce kullanıcıların silineceği varsayımınından yola çıkarak kimsenin hesabının saygıdan ve paylaşılan bilgilerden silinemeyeceğini söylemiştim.

Şu an ki FB, tw ve bunun gibi milyarlarca kullanıcı içeren networklerden bilgiler SİLİNEMEZ. transfer olur isim bağlamında. yoksa yunuslar nsıl karaaa intihar için karaya vuruyorsa ona benzer. tüm insanlıkla beraber

1000 sene sonra hala ekşi duyuruda takılacağını ya da nick girilecek bir platform olacağını mı düşünüyorsun? ya da 1000 sene önce alınan nick'i alsan ne olacak? iyice mal doldu buralar soruya bak.

Aynen, daha dun konustuk evde. Son 3-4 aydir kesmistik, dun bi kere yiyelim dedik, yok mumkun degil yenmiyor.

Ben her gün tavuk yerim, herhangi bir öğünde mutlaka tüketirim, hiç olmadı bir salata falan yapmayı dene.

ben her gün yesem tiksinmem tavuktan. yapmayı bilmek lazım ya da yediğin yerin güzel yapması lazım. birkaç sefer bozulmaya yüz tutmuş, az pişmiş ya da iyi terbiyelenmemiş denk geldiyse tiksinmişsindir. uzun bir süre yeme. sonra kendiliğinden canın çeker.

Olmayan antibiyotigin tadini almak :))

Olmuyor bize oyle.

televizyondaki uzmanları(!) fazla takmayın kafanıza.

olmadi organik deneyin.

kanatci haydar'a gidin bi. resetlesin.

değişik soslar deneyin, köri, baharat, hardal vs vs
strogonof, kievski, çin, meksika, portekiz usulü bin tane şey var yapabileceğiniz. hayatta bıkmam tavuktan, soslarla mükemmel oluyor.

antibiyotik tadı nasıldır bir fikrim yok. ama plastik tadı almıyorum.

Daha dun yedik, gayet de güzeldi. İyi bir yerden alınan tavuğu güzelce marine edince ayıla bayila yiyorsunuz( ki ben sadece göğsünü zorla yerim normalde) sizinki de psikolojik olmasın?

ben de imkanı yok yiyemiyorum ki eskiden çok yerdim

bende tavuk alerjisi cıktı:) artık yemıyorum kı favori yemegimdi..

Yıllardır yemiyoruz biz. Hindi yiyoruz tavuk yerine gayet güzel.

Bu arada babam önceden yemek işindeydi, firmalarla anlaşırdı. İstanbul'a yakın bir yerde arkadaşıyla tavuk çifliğine gittiler de koşulları gördükten sonra biz bir daha yemedik. En iyisini yapıyorsunuz.

@jazzabel biz de tavuk işindeyiz yıllardır gömeriz. hatta bu akşam da yemekte tavuk, öğlen de 8 aylık oğluma tavuk yedirdim

Ben her türlü gömerim affetmem, çok garip bir durummuş valla. Antibiyotik tadı almak ne ya la, belgesel falan mı izledin?

Abidik gubidik soslar var ne yediğini bile anlamıyorsun, onları deneyebilirsin. Çin usulü falan.

temiz bir tavuk, güzel soslarla iyi bir şekilde pişirilirse cennet gibi oluyor. annem hiç bilmiyor mesela. marketten aldığı ucuz tavuğu haşlıyor, plastik çiğner gibi oluyor. okul yemekhanesinde terbiyeli bir tavuk çıkıyor yerken ağlıyorum öyle güzel. yani sana bağlı olay.

tavuk etini soslamazsan tabi plastik gibi olur yeğenim. fabrikasyon üretim o kadar olur.

Macbook mu asus mu diye sordugunuza gore pc ile cok mesakkatli bir is yapmadiginizi dusunuyorum. Ki oyle olsa dahi pc nin daha iyi oldugunu dusunuyorum da simdi ust duzey bi grafiker gelir abi mac daha iyi ya stabil filan der. gunluk isleriniz icin ise asus iyidir.

Macbook Air.

2 ay önce aynı soruyu sordum ve Macbook Pro aldım, zerre pişman değilim.

Neden?

Mac OS, performans, hardware kalitesi, hardware uyumu.

eğer Asus bariz ucuz ya da donanım olarak baya daha iyiyse Asus, değilse Macbook Air. Hani Macbook pro vs Asus desen Asus derdim çünkü kendim öyle aldım, aynı fiyata daha iyi donanım alıyorsun. Ama Macbook Air'ler çok pahalı değildi (2-3bin bandında) o bakımdan Macbook da alınabilir diyorum.

yalnız dikkat edin macbook air değil, macbook demiş. macbook'lar daha pahalı şu anda macbook air'den. ve bence biraz gereksiz pahalı. (başlangıç fiyatı 5199 ve performansı da macbook air veya macbook pro'ya göre kötü)

farklı macbook modelleri olduğu gibi farklı asus zenbook modelleri de olduğu şu andaki bilgilerle sağlıklı bir cevap vermek zor.

ikisi haricinde ben dell xps 13'ü tavsiye ederim. kendim de onu alacağım.

aynı ikilemde bende kalmıştım gittim yoga pro 3 aldım. ne için kullanacaksınız bilmiyorum ama ofiste, dışarıda ve evde çok stabil ve kullanışlı.

@king lizard macbook air düşünüyorum genel olarak :)

asus ux serisi. bulursanız da ux30.

@king lizard, XPS13 de ucuz değil ki?

macbook

2 senedir kullaniyorum cok memnunum. ben aslinda siradan bir kullanici modunda kullaniyorum. ama eski laptopumda virus girerdi, format atmam gerekirdi, yavasti vsvs. macbook ta cok fazla kolaylik var.

Macbook Pro.

Ben de 1 senedir kullanıyorum. Çok memnunum. Alacaksan Pro Retina Display al.

Abi ne bütçe var, ne amaç var, ne beklenti var. Bodoslama giriyoruz artık kusura bakma.

Genelde bu seçimler işletim sistemine göre yapılır, yani Windows isteyen ve Mac isteyen şeklinde. Windows tarafında benim tercihim Dell XPS 13 olurdu. Macbook tarafında ise düz Macbook, Air ya da Pro olmayan. Şu Core M'li model.

Cayır cuyur oyun oynatan bir desktopım var, performans ve konforu onda bulabiliyorum. Laptoptan tek beklentim küçük işler ve mobilite olur. Tutup Mac'te sorun çıkartacak kadar spesifik programlarla işim olmaz. Ve yok güncellemesiydi bilmem nesiydi uğraşmak istemem. O yüzden Macbook diyorum.

Asus Volkswagen'se Macbook Lamborghini'dir.

Şu an Zenbook'un iyi bir konfigürasyonu 5-6bin arası bildiğim kadarı ile. Vatan'da Early 2015 Macbook Pro'lar 5-5,5bin. Gerçi aynı fiyat değil, 1-2bin daha pahalı olsa bile Macbook Pro tercih ederim, zira Asus'u uzun bir süre kullandım ve çok performans ve donanım sorunu yaşadım.

Bu arada Macbook Pro ile karşılaştırılabilecek yegane alet XPS13, ki o da zaten Pro fiyatında.

@gunde 3 litre kola icen adam güncelledim.

www.cpubenchmark.net

I7 her zaman iyi degildir.

Başlık ters olmuş ama sorun değil.

Her nesilde i3 i5 i7'ler vardır. 2. nesil i7 6. nesil i3 ile aynı performansı verebilir. Eğer aynı nesilden bahsediyorsan, evet.

%90 işe yarayacak bir bilgi vereyim, eğer yeni i3 ve eski i7'yi kıyaslamıyorsan %90 model numarası büyük olan daha iyidir. Onun dışında Google amcaya direk "4790 vs 6600" yazarak da gerekli benchmarklara ulaşabilirsin. Veya fps battle videolarına.

modeli önemli özellikle model sonu uzantılar ayırt edicidir. U, MQ, HQ vs.
www-ssl.intel.com

gunde 3 litre kola icen adam "Eğer aynı nesilden bahsediyorsan, evet." demişsin de tamamen yanlış bir bilgi bu... i5 hq serisi i7u serisinden çok daha iyidir aynı nesilde... hatta i5 mq bile i7u'dan iyidir genellikle...

İlana bakmadım ben, desktop sürümlerinden bahsediyordum. Uzantılar işin rengini değiştiriyor evet. O yüzden en son benchmarka da bakmayı ihmal etmeyin.

Çok internet kullanıyorsan Turkcell Platinum üyesi falansan Turkcell Müzik bedava. Onu kullanabilirsin, ama Spotify'a göre bariz daha dandik ses kalitesi.

Spotify'da arayıp da bulamadığım olmadı benim.

Sqrt[2] ArcTan[(1 + 3 Tan[x/2])/Sqrt[2]]

Wolframalpha: u=tan(x/2), sinx=2u/(u^2+1)), cosx=(1-u^2)/(u^2+1), dx=2u/(u^2+1) öneriyor.

Sonrasi için ödeme istiyor ama buradan sonra yerine koyduğunda 2du/(3u^2+2u+1) in integraline dönüşüyor. Bu da integral tablolarında var (örn: integral-table.com sayfasında #13)

www.wolframalpha.com öneririm.

@franz Kafka çözümünü yazabilir misiniz zahmet olmazsa?

(bkz: kızdırmayın küçük enişteyi )

güvenlik önemli bir sebep. içeride satılan her ürün kontrol edilerek alınır iç bölüme. yanında getirdiğin sıvının tahlili falan yapılamayacağı için sıvı kısıtlamasına gidilir. geç 2 adım sonra oradan 10 litre su al kimse sana böyle uçağa binemezsin diyemez.

mesela senin losyonun yerine aşırı yanıcı bir madde olabilir.ama orda satilan reçel bildiğin reçel ya da bal.

açıklamışlar ama ben de destekliyim. her sıvının senin iddia ettiğin şey olup olmadığını bilemezler. asit olabilir yanıcı bir şey olabilir vs vs. bunun önüne geçmenin de en hızlı ve güvenli yolu atmak. keyiflerinden değil de gerçekten en güvenli yolu bu olduğu için yani. gitar alınmamasına napalım? mesela kurallara göre yasak ama hep alırlardı gitar şimdi artık alınmıyor diyor insanlar napacağımı şaşırdım ben de.

o solüsyon 120 ml değil 100 ml'lik bir kapta olsaydı veya doktor raporun olsaydı içeri alırlardı.
mamaları da sınırlamaya tabii tutmadan alıyorlar.
ama ben de su mevzusuna uyuz oluyorum, önlerinde bir yudum içirip içeri alsınlar.

mevzu derin ama kısaca anlatirsak:
mantiksiz da gelse bazi sıvı/katı maddeler alinmayabiliyor.
tek başına zararsız gibi görülen maddeler uzmanı tarafından bir araya getirildiginde silah/bomba etkisi gösterebiliyor.
O nedenle ihtiyaten gerekli bir emniyet tedbiri.

Gereksiz benden parfüm atmamı istedi adnan Menderes tekiler atmadım.

yani kural aslında "uçağa sıvı alınmaz" değil, "yanında sıvı getirilmez" şeklinde öyle mi? içeriden satın aldıktan sonra uçağa istersem 10 litre sıvı bile sokabiliyorum?

Kapalı suyu da almıyorlar. Maksat el kadar suya kol kadar para ödetmek. Güvenlik sebebi olabilir ama ticaret daha ağır basıyor bence.

aslında çok mantıklı ve tek amaç güvenlik. uçak kazası raporunda izlemiştim adamin biri lens solüsyonu şişesinin içerisinde likit patlayıcı sokmuş uçağa ve uçakta bombayı patlatmış.
galiba şu videoda olay anlatılıyor:
www.dailymotion.com

@çilekli pasta açılmamış su gibi gözüksede içine başka birşey koyabilirsin defalarca kapağın halkasını çıkartmadan suyu açmışlığım var.

e ben uçak patlatacak olsam likit patlayıcı koyduğum lens solüsyonu kabını da x-ray'e verdiğim çantaya koymak yerine çok affedersin donuma, cinsel organımın oraya sokar, metal olmadığı için de ötmeden yine sokarım içeriye. el dedektörüyle de, elle aramayla da bulamazlar.

iki gün sonra dönüşte oradan yeni aldığım aynı boyuttaki solüsyonu da atmasınlar diye (lan zaten bilete 40 lira vermişim, ucuz denk getirdim diye sevinmişim, adamlar lens solüsyonuyla fiyatı kapattılar) pantolun cebine koyup elimi kolumu sallaya sallaya girdim.

en küçük lens solüsyonu 120 ml. gideceğim yere içinde bilgisayarın da olduğu ufak bir sırt çantasıyla gidiyorum, bagaja veremem ve iki gün kalacağım. iki günde bir 120 ml'den 240 ml lens solüsyonunu mu ziyan edeyim, lens takmaktan mı vazgeçeyim, lensi gözümden mi çıkarmayayım, içinde bilgisayar olan çantayı bajaga verip bilgisayara baybay mı diyeyim? peki güvenlik de yolcu memnuniyetini de düşünüp bir çözüm getiremezler mi buna? çıkarıp sadece solüsyon şişesini bagaja versek mesela olabiliyor mu?

Kapalı görünen şu şişesine nitrogliserin doldurmak çok kolay. Ya da parfüm şişesindeki asitle lens solüsyonundaki bilmemneyi karıştırıp bomba yapmak da çok kolay.

o yüzden ne olduğunu bilmedikleri sıvıyı almamaları çok normal. İçeriden satın alınan şeylerin ne olduğu kesin belli.

Ya birader donuma sokarım falan diyorsun da zaten bu %100 önlüyor muhteşem bir sistem diyen yok. Kafadan bi %95 temizliyor mu temizliyor, gayet başarılı bir oran.

tamam da sen daha sıvının bagaja konulacagını bile bilmiyorsun. ilk ucak deneyimin herhalde. bir daha solusyonunu bagaja koy.

100 ml lens suyu var. baska markalarda ama. Renu galiba 120 ml olan.

Bu arada parfum filan her sey aliniyo, hepsi 1 seffaf kilitli torbaya sigabilmeli, kural o.

Yani bu olay ingiltereye giden ucaklarda terorist saldiri olduktan sonra cikti (uygulama trye tabi ki 3-4 yil sonra geldi ve trdekinin ticari olduguna inaniyorum) ama ben ingiltereye bile giderken tika basa doldurdum o tek seffaf torbayi (ruj, parfum, deodorant, krem, sampuan, dus jeli, lens suyu) bisey olmadi. Ha su ana kadar basim bisey gelmedi bu yuzden, kurallari cignemiyorim sonucta.

60ml'lik yolculuk için lens solisyonları var, onları kabine sokabilirsiniz.

www.dermobakim.com

ben paşa paşa gidip 60'lık almıştım lens solüsyonu, çoğu optikte bulunabiliyor.

Cunku insanlar bu sacmaliga inaniyor ve bu sekilde kendini daha guvende hissediyor. Simdi kaldirilacak olsa isyan ederler, durum o derece ironik.

benim dizi dizi şeffaf boş şişelerim var bu tarz durumlarda içine koymak için.

Link gelmemiş.

30 liraya 128gb hafıza kartı alınırsa www.geek.com şöyle bir şey gelmesi muhtemel :) alınmamalı.

link şu:
www.ebay.com

www.ebay.com

Bir de bunu alsan %99 pcye-telefona takınca 128 olarak görecektin. O güzel yorum yazanlar da onlar. Yazmaya başlayınca 5-10 arası bir yerde takılıp kalacaktı.

Düzgün markalardan şaşmayın.

100

100.

100.

Vay be!! Gerçekten baya iyisin! Ayrıntıları gözünden hiç kaçırmıyorsun resmen!

Kimse söylememiş ama 100.

i.hizliresim.com

Edit: Herkese 100 vermiyor hatalı yapınca 39 aldım :D

i.hizliresim.com

rastgele işaretledim 100 aldım. sonra bir daha rastgele işaretledim 100 aldım. lan bu 100 haricinde alanlar nasıl aldı o notu!?

sallayarak 39 aldım :D

100 aldım. sonra hepsini yanlış cevapladım, 91 aldım.

sitedeki başka göz testlerinde de bilerek yanlış cevapladım hepsini, "pilot olursun, süper görüyorsun" dedi. millet paylaşsın diye hep yüksek veriyor.

işin kötüsü bu site benim arkadaşımın.

İlkinde ben de 100 aldım üstteki cevapları okuydum salladım bikaçını yine 100 oldu 71 oldu 91 oldu ama çoğunluk 100dü yine. Adamlar(!) yolu bulmuşlar.

vermez. imkansız.

bence sen de cevabını biliyorsun. köşedeki bakkal sana veresiye vermiyorsa banka zaten vermez.

Öğrencisin di mi? Kredi alamazsin.

En para veemez mi?

Vermez. Enpara da vermez.

Enpara ziraat ten daha sıkı

2000 kredi cekecegine birkac ay haftasonlari calismayi denesen? bir arkadasim sinemada gisede calisip cikartiyordu. faiz de odememis olursun.

Öğrenci arkadaşım 3 kez kredi aldı. İlgilenen bankacıyla konuşup, arayı iyi tutabilirsen her türlü kılıfına uydurmak mümkün. İmkansız diye bir şey yok yani ama zor elbette.

futbol için futbol topu neyse, bilim için de matematik o dur. olmazsa olmazdır, ağababasıdır bilimin

pozitif bilim degil onu mu sormak

Yemek tarifi yemek midir?

tüm pozitif bilimlerin içinde en pozitifidir diyebiliriz.
matematik basit tanımlarla başlayan, bunlar üzerinde akıl yürütmekle daha girift bilgiler edinmemizi sağlayan ve dahası herhangi diğer bilim dallarından olduğu gibi spekülasyonlara bir an olsun yer vermeyen bir uğraşı alanıdır.

dikkat ettim, genelde senin açtığın her soruya bakıyorum, cevap düşünüyorum sonra ya. ben. lan neyse.. deyip kapatıyorum :D o nicki alıp hakkını mı vermek istedin yoksa denk mi geliyor böyle bilmiyorum.

bilimdir.

Matematik derken, hangi matematik? Eger matematik bilim degilse fizik de degil. Fizik de degilse bilim falan yok...a

bir methodtur, aractir, sanattir;ama matematik bize hicbir seyi aciklamaz, bilim demek yanlis bilim degildir demek de oyle.

Matematik bize o kadar çok şeyi açıklar ki, bilenin ağzı açık kalır matematik sadece 4 işlemden lbaret değil abiler, uhutmayın.

Bilim nedir?

İngilizce insan mıdır gibi bir soru. Matematik olmadıkça fiziği kimseye anlatamazsın. Herkes kendisi keşfetmek zorunda kalır. Konuşamadığın bir dünyada hiçkimseye "Bak bu masa, üzerine çay koyarız." diyemediğini hayal et. Adam da "Bak bu table, üzerine otururuz." diye düşünecek.

matematik bize hiçbir şey açıklamaz diyen arkadaş net bir şekilde yanılıyor.
matematik, en basitinden fiziğin içindeki birçok şeyin açıklanmasını sağlıyor. hareketin kanunlarını anlamak,basitleştirmek amacıyla calculus'ü formalize eden newton, relativite teorisini ortaya atarken differential geometry ve derin bir analysis kullanan einstein hemen aklıma gelen basit örnekler.

Ayrıca E=mc^2 nasıl bulunmuş araştır derim.

fizikte anlam vardir, matematikte yoktur. o sanattir sanat..matematik bir boku aciklamaz. sadece aractir arac..

çok şey yazdım da sildim, cahille uğraşmaktansa bilmek isteyene bir faydam dokunur diye yazıyorum.
bir fonksiyonun (varsa) türevinin sıfırdan küçük olması ne demektir?
O fonksiyonun azalan olduğunu gösterir.
Peki bu ne demektir? Fonksiyonun grafiğinde x ekseninde ilerledikçe y ekseninde bir azalış ile karşılaşacağız demektir.

Gördüğünüz gibi bir fonksiyonun türevinin negatif olmasının bir ANLAMI VARDIR. O fonksiyonun ya da fiziksel bir kavram olarak alırsak bir parçacığın zaman içinde konumunun değişimini gösterir. Bakın fiziksel bir ifade aslında matematiksel kavramların arkasında gizlenebiliyormuş. Demek ki matematikte yaptığın işlemin de fiziksel bir anlamı olabiliyormuş.

Demek ki neymiş ?
Celal Şengör hocamızdan geliyor
youtu.be

bir hakaret eden eleman vardı silmiş.

onun özelinde değil ama neden bu soruya kızıldığını anlamadım.

güzel bir soru bence. gauss matematik bilimlerin kraliçesidir derken, matematik bilim değildir dildir. diyen de var. açıkçası ben de çok uzman değilim bu konuda ama üzerinde düşünülecek bir şey ortaya atıldığında öfkelenilmesin yahu... düşünmek güzel şey.

Arjadaş eğer gauss denklemleri bilim degilse, Galileo görelilikleri, genel ve ozel gorelilik bilim degilse, topoloji bilim degilse, field theory bilim degilse biz bosuna okumusuz. Daha bin tabe ornek var. Bunlarin hepsi matematik.

Applied math. dlye bisey var. Dilin uygulamasi mi olur?

Fizikle matematik arasinda (liseden sonra) cizgiyi cekmek o kadar zor ki, eger matematik salt dilse, fizik de bir dil olabilir.

@ya lan ben neyse

şimdi burda bi tartışma olsun(bilimsel anlamda tartışma, kötü olan değil yani) fularlarımızı takalım felsefi açıdan bilimi irdeleyip, cümleler kurup sonuca ulaşamayalım ama güzel bi vakit geçirip seviyeyi yükseltelim istiyosun belki. ama burası valla doğru yer değil. ben de isterim burda birilerini anlayıp yapısal olarak parçalanayım ama olmuyor.

ha ama dümdüz cevap olarak: bilimdir. ama bilimin tipleri vardır. formal/natural/applied/social bunlar ilk aklıma gelenler. matematik de bunlardan formal bilimler kısmına girer.

Süslü lafları ezberleyip matematik sanattır,dildir diye ortalıkta dolanıyor insanlar. Dolanmasında bir problem yok ama bir de iddialara girmeleri garip oluyor. Ben bile bunca senedir matematik okumama rağmen haddimi bilerek kurarım cümlelerimi. İnsanlar bilmediği meselelerde iddia sahibi olabilir,olmalı da ama daha yetkin kimseler önlerine çıktığında sözlerine de dikkat etmeliler. Ben şimdi hukuk hakkında,genetik hakkında,mühendislik hakkında şurda beylik laflar etsem komik düşürürüm kendimi.
Sonuç: Matematik bilimdir canlarım.Bilim olmadığını iddia edecek olan varsa lütfen dildir,sanattırdan daha makul argümanlarla karşı çıksın.

@gni: hocam, valla duyuru kullanıcıları hep okumuş adamlar. tartışırlar yahu bence. zaten çok güzel cevaplar da gelmiş.

ben celal şengör ün "dildir." dediğini biliyorum. aradım da videoyu, bulamadım ama başka bir videoda söylerken buldum. sözlükte de paylaşılmış:

www.tubechop.com

özetle dildir diyor adam. gauss a karşı gelmiş :)

Ta kendisidir.

matematiğin kendi içinde sözdizimi vardır dili vardır demek doğrudur ama matematik bilim değil dildir demek doğru değil bence. atıyorum şunu düşünün; bi uzay projesinde roketin anlık olarak bi kaç sensörden alınan veriyi kompleks işlemlerden geçirip daha sonra da buna bağlı olarak hangi motora ne akdar güç verilceğini hesaplaması gerekiyor. ama bunu yeterince çok sıklıkta yapabilmek şuanki haliyle mümkün değil. işlem gücünü artırmaksa opsiyon değil çünkü enerji kısıtlı sonuçta. şimdi böyle bi durumda o hesapları optimize eden gerekirse bunun için yöntem geliştiren (newton'ın calculus'u geliştirmesi gibi) insanların yaptığı şey "bilim" değil mi?

@ya ben lan neyse:

celal hoca matematik'te varsayımların yapıldığını bilmiyor olmalı. herhangi bir matematik kitabında (üniversite ve ilerisi düzeyde) bir teoremin ilk cümlesi "let..." ya da "assume that..." kalıplarıyla yani varsayımla başlar ama burada diğer bilim dallarında olduğu gibi deneylere ya da spekülatif yaklaşımlara yer yoktur, çünkü matematikte herşey tutarlıdır ve katidir (celal hoca da aynısını söylüyor). Bir örnek vermek gerekecek olursa fizikte ya da biyolojide ortaya atılmış kimi fikirler zamanla sınanırken yontulur ve yanlışları giderilir. Matematik açısından böyle bir durumla karşılaşmayız. Eğer bilimi ille sınanabilir deney ve gözlemlere indirmek isterseniz matematiğin bilim olmadığını, doğayı anlamak için bir dil olduğunu tartışabiliriz fakat tartışamayacağımız tek konu yine matematiğin zaman içinde değiştirilebilir olduğudur.

uzaktan bakiyorum. miyobum.

vignette4.wikia.nocookie.net


Pek sıcak bakmıyorlar genelde. Sevenini bulmak zor.

onu yapan adam ileride vurdurur

zaten çok ümidim yoktu buna cevap geleceği konusunda :)

biri de demiyo ki rimjob ne aga